Artık yarına dair umutları titrek bir mum ışığı gibi sönüvermiş, çektiği acılar yüreğinde katmer katmer çoğalmıştı.
Haydi evet de. Tut çıkar beni karanlığımdan. Evet de. Bulutları bir kez olsun görebileyim sen gittiğinden beri. Bir mum ışığı yansın odamda. İyi yürekli bir peri girsin içeri dans edelim sabahlara kadar. Güneş gözlerimizden alsın aydınlığını. Evet de ne olur. Bir türlü hatırlayamadığım şarkıyı hatırlayayım çocuklara bakınca. Kapımı yumruklayan çaresizlikler gitsin bir süreliğine de olsa. Dışarıya uzatayım başımı. Yağmuru öpeyim dudaklarımdan. Bir tek evet!
Reklam
Evren yeni mucizeler icat etmemizi gerektirmeyecek kadar çok mucizeyle doludur.
2.Cilt
258. Yine Ebû Hüreyre radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre, siyah bir kadın -veya siyah bir genç- Mescid-i Nebevî’yi süpürürdü. Bir ara Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem o kadını -veya genci- göremeyince onun nerede olduğunu sordu. - Öldü, dediler. Hz. Peygamber: - “Bana haber verseydiniz ya!” buyurdu. Sahâbîler o kadını -veya
Genelev Mektupları
I. Tenime yabancılaştım, etime … Saçlarım o eski güzelliğini Çoktan yitirdi Şimdi yalnız bilmem neden Zaman zaman yüzüme vuran Bir utancı perdeliyor sadece.
Sayfa 37 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Reklam
"Kendimizi iyi hissetmemizi sağladığı sürece bir şeyin doğru olup olmadığını umursamamak, ahlaki açıdan, cebimiz dolu olduğu sürece paranın nereden geldiğini umursamamak kadar kötüdür."
"...cehaletin mutluluk verdiği yerde' Zeki olmak aptallıktır"
"Havanın her zerresinde Korkunç'un varlığı. Korkunç'u sen Saydam'la teneffüs ediyorsun; Korkunç, senin içinde tortulanıyor, katılaşıyor, organların arasında sivri geometrik şekiller alıyor; çünkü idam yerlerinde, işkence odalarında, tımarhanelerde, ameliyat salonlarında, sonbahar sonraları köprü altlarında geçmiş olan bütün eza ve dehşetler, çetin bir direnme gösterir; bütün bunları yaşamakta ısrar eder, bütün gerçeklikleri kıskanarak korkunç gerçeklerine sarılır. İnsanlar, onların çoğunu unutmayı pek ister; uykular, beyinlerdeki bu pürüzleri hafif ve yumuşakça törpüler; ama rüyalar daha ağır basar ve tabloların silik çizgilerini yeniden çizerler. Sonra insanlar uyanır, solumaktadırlar ve karanlıkta bir mum ışığı eritirler ve loş huzuru bir şurup gibi içerler. Ama, ah, bu emniyetin tutunduğu kenar. Ufacık bir dönüş yeterlidir, bakış yeniden aşina ve dost olanı aşar, o an, az önce teselli veren çizginin, bir dehşet kenarı olduğu görülür."
Reklam
"Davranışlarımızdaki yapmacıklık hatalarımızı mum ışığı gibi ortaya çıkarır ve asla farkedilmeden geçmez."
Sayfa 53
Karanlıkken, sahip olduklarımızı göremeyiz. Bu onlara sahip olmadığımızı göstermez. Onlar hâlâ gözümüzün önündedir. Kaybettiğimizi sandığımız şeylerin yalnızca gizlendiklerini anlayabilmek için tek yapmamız gereken, bir mum yakmak ya da bir umut ışığı bulmaktır.
Sayfa 135Kitabı okudu
Savrulup atılan, toprağın üzerinde kıvrılıp bükülen ve üzerine acıyarak basılan bir mum ışığı gibi seğirerek sönmek değil, büyük alevler çıkaran bir keyif yangınında sanki rastlantıymış gibi son bulmak istiyordu. Uçuruma dans ederek düşmek istiyordu.
Sayfa 31 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Savrulup atılan, toprağın üzerinde kıvrılıp bükülen ve üzerine acıyarak basılan bir mum ışığı gibi seğirerek sönmek değil, büyük alevler çıkaran bir keyif yangınında sanki rastlantıymış gibi son bulmak istiyordu.
Yalnızca, hayatları rüzgârın karşısındaki bir mum ışığı gibi söndüren acımasız, sevgisiz bir dünya.
Sayfa 100Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.