Neyi ne zaman konuşacağını bilmeyen bir nesil sıkıntılıdır. Yapmacık ifadeler bizim ifadelerimiz olamaz. Anlamını bilmediği kelimeleri kullanan insanlar gülünecek durumdadırlar. Tevazusu sahte, ikramı hormonlu, gülücüğü sırıtık tavırlar mü'mince tavırlar değildir. Evlerimizde sade bir dil kullanılmalıdır. Kullandığımız dil, başımızı
Mü'min, dünyadaki nasibini de unutmayan insandır ama paranın esiri olacak biri de değildir. İmtihan dediğimiz şey, en keskin çizgiler arasında temas sıkıntısı çekmeden yol alabilmektir.. Para Allah yolunda cihadın ham maddesi durumundadır. Rasulullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur : "Dinar dirheme kul olan sürtünsün!" (Buhari, Cihad, 66/2886)
Reklam
Tanıdıktan Sonra ))Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun; Nur yolu izinden git, Kılâvuzum!. ))Benim Kılâvuzum, zaman ve mekan boyunca tek rehber, Kainatın Efendisi. ))Elhamdüllillah, her iki taraftan kalbim cayır cayır yanıyor, Yarabbi bu ateşi bana kaybettirme.. ))Bizim ilim sandığımız, gafletin tâ kendisi.. ))Ben insana benzer gibi olduğum zaman
Şimdi ise ne kasası, ne kesesi, ne rütbesi kalmıştır. Karanlık bir çukurda çok ağlayacaktır. O, haram ile vücudunu şişirmiş, semirtmiş, şimdi akrepler, yılanlar, çiyanlar onu yiyecek, semireceklerdir. O dünyaya sığmıyordu, iki arşın yer ona kâfi gelmiştir. O, terzi, kumaş beğenmez idi, bir kefeni bile ona çok görmüşlerdir. Onu çok tanıyan vardı. Çok dostu ahbabı vardı. Fakat şimdi kimse onunla gelmemiş, onu yalnız bırakmışlardı. Şimdi kötü ameli ile, küfrü, inkârı ile başbaşadır. Çok para döktüğü doktorlar da onun derdine çare bulamamışlar, işte çok korktuğu ölüm onu bulmuş, bu hale koymuştur. Allah'ı tanımazdı, Peygamberle arası hiç iyi değildi. Her gün ölenleri görüp hiç ibret almamış, hiç bugün için bir hazırlıkta bulunmamıştı. Diploması, apartmanların tapu ve çapları da ona bir fayda vermedi. Dostları onu yalnız bırakıp gitmişlerdi. İşte o, bu halde âhü feryat ederken iki heybetli melek gelip: (Yaradanın kim, ne için hâlk oldun, sebebi hilkatin nedir, dinin nedir, peygamberin kimdir?) derler, cevap yok, dil tutulmuş, işte idam sehpan, deyip nârı göstererek ve kabrini ateşle doldurup gideceklerdir. Evet, mü'minler. İster mü'min, ister kâfir, ister dinli, ister dinsiz olsun, şairin dediği gibi: Ana rahminden geldik pazara Bir kefen aldık, döndük mezara İşte hayat bundan ibarettir. -Muzaffer Ozak Efendi / İrşâd 1. Cilt
Mü'min ve Para
İhlas ve imanından, bilgi ve şuurundan emin olduğunuz bir çok insanın para karşısında çözülüverdiğini hayret ve esefle müşahede ediyorsunuz. O zaman anlıyorsunuz ki karşınızdakinin Müslümanlığı hayati Müslümanlık değil, kitabi (teorik) Müslümanlık. Teori konuşulurken oldukça iyi olan bu Müslümanın işi pratiğe gelince 'felçli' olduğunu farkediyorsunuz. Onun için, İslami ilişkilere girdiğiniz herkesle insani ilişkilere girmekten çekiniyorsunuz. Oysa bu iki alan bir sayfanın iki yüzü gibi birbirinden kesinlikle ayrılmaması gereken alanlardır. İslami olanla insani olan birbirinden ayrılmışsa, orada İslamlık da insanlık da yarım kalmış demektir.
Sayfa 45
"Karşı cinsten korunma ve ona görünmeme olarak tarif edilebilecek olan tesettürün geldiği durum ürperticidir. Tesettür, "Bakmaz mısın bana?" diye bir boyaya dönüşmüş durumdadır. Tesettürsüz hali ile para etmezlerin tesettürü ile piyasa oluşturmaları, olsa olsa kıyamet alameti olabilir. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin Müslim'de rivayet edilen hadisinde cehennemlikler olarak beyan ettiği de bu olsa gerek: Giyinmiş çıplaklar! Dikkat çekici, kıvırarak yürüyen, başları deve hörgücü gibi kadınlar..."
53 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.