Ne çekilen meşakkat, ne harcanan para yapılan işe değer katar. Değer katan ve o işi, işe yarar hale getiren niyetlerdir.
Olmasaydı fabrikalar, uçaklar, toplar, tüfekler... Devletler devletleri, şirketler şirketleri, patronlar işçileri ezmeseydi. Para, parayı kazanmasaydı, insanlar azmasaydı, dünya nüfusu az olsaydı, Mekke'ye yahut Medine'ye gidip orada insanca yaşasaydım. Dünyanın maddi ve manevi haritalarını değiştiren Peygamber'i biraz daha anlasaydım. Kızgın kumlara ayaklarımı basıp hurma yiyip zemzem içseydim. Bir turist gibi değil, tarihi gerçekleri yüreğinde hisseden bir Mü'min gibi, Mekke'den Medine'ye yola çıksaydım, Kuba'da konaklayıp Uhud'da yaram kanıyormuş gibi su içseydim. Medine'den Taif'e, oradan Tebuk'e uzansaydım. Sonra Kubbe-i Hadra'nın dibine oturup insan olan o Peygamberin manevi dünyasını anlasaydım. Taşlaşan gönlüm yumuşasaydı, kalbim vahyin meltemiyle dalgalansaydı. Buhar olsaydım, bulut olsaydım, bu dünyadan uzaklaşıp sonra rahmet şeklinde yağsaydım.
Reklam
Zühd Ayarları 1- Mü'min, Allah'ın nimet olarak kendisine yazdığından razı olmalıdır. 2- Başkalarının sahip olduklarına özenmeyip az da olsa elindeki ile yetinmeli, kanaat göstermelidir. 3- Zahid olmak dünyada iyi bir meslek sahibi olmamak, para kazanmak için çalışmamak değildir. Bilakis Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem en hayırlı geçimin
Mü'min, para kazanır Ve kazandığını da harcar. Ama asla para onu harcamaz.
Tanıdıktan Sonra ))Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun; Nur yolu izinden git, Kılâvuzum!. ))Benim Kılâvuzum, zaman ve mekan boyunca tek rehber, Kainatın Efendisi. ))Elhamdüllillah, her iki taraftan kalbim cayır cayır yanıyor, Yarabbi bu ateşi bana kaybettirme.. ))Bizim ilim sandığımız, gafletin tâ kendisi.. ))Ben insana benzer gibi olduğum zaman
O”nun ticarete ilk atılış hikayesi
Babamın zoruyle Yüksek Ticaret Mektebine dım. Bir gündü, bayram günü mü ne, babam bana bahşiş diye on beş kâğıt verdi. Cebimde on beş kağıt, eski elbisecilerin önünden geçerken bir manzara gördüm. OĞLU- Herhalde eski ve ucuz bir elbiseye tamah etmediniz (Kızı ve Kızının Nişanlısı gülüşürler. Oğlu somurtur Karısı dikkat eder.) O- Hem öyle tamah ettim ki... Soluk benizli bir talebe, elbisesini satıyordu. Belki de sonuncu elbisesini. Paltosunun içine dikkat ettim. Ceketi yoktu. Matrabazlar çocuğun etrafını sarmıştı. Yepyeni elbiseye on kâğıt veriyorlardı. Çocuk tam elbiseyi satarken kolunu dürttüm. 0 KARISI - Bu hikayeyi ben de ilk defa işitiyorum. O- Matrabazların on kağıda düşürmek istediği elbiseyi çocuktan on iki kağıda satın aldım. OĞLU - Bir hayır işlemiş olmak için mi? O- Evet, nefsime bir hayır işlemiş olmak için... Soluk benizli çocuk daha köşeyi dönmeden elbiseyi başka bir matrabaza yirmi kâğıda sattım. Ve o gün anladım ki, tahsil lüzumsuz şey... İşte ticaret hayatına atılışı mın küçük vesilesi!.. KIZININ NİŞANLISI - Hayret, hayret!.. 0- (Kızının nişanlısına.) Hayret edecek bir şey yok bunda. Buhar makinesini hatırlatan küçük bir çaydanlık değil mi?.. (Herkese birden.) Ve o günden beri kendime ve büyün yakınlarıma üç köşeli bir terbiye vermeye çalıştım:Parayı anlamak ,hesabı bilmek ,zaaftan kurtulmak
Reklam
36 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.