🌷❤️🌹🌷❤️🌹 🌹🍃🌹🍃🌹🍃🌹🍃🌹 🌹Bir gün Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) 🌹🌹bir yerde oturuyordu. Yanında da, Hazreti Ebû Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali de vardı. Aniden ağlamaya başladı. Hazreti Ebû Bekir ağlamasının sebebini sorunca, Peygamber Efendimiz şu cevabı verdi: -Nasıl ağlamayayım ki, ümmetimin yolu çok uzundur.
Bilâl-i Habeşî hazretleri, Resûlullahın "aleyhissalâtü vesselâm" vefâtından bir müddet sonra, müminlerin annesi Âişe validemizin evinin önüne gidip kapısını çalar. Âişe-i Sıddıka vâlidemizin içerden ağlayarak şöyle dediğini işitir: - Ayrılık ateşiyle yanan kalbin kapısını çalan kim? - Resûlullahın hizmetçisi Bilâl'im... Nasılsınız efendim? - Ey Bilâl! Sudan uzakta kalan balığın hâli nasıl olur? Bu gece rüyâda gördüm ki, Resûlullah gökyüzünde meleklerle dolaşıyordu. Nereye gittiğini sordum. Babamın ruhunu karşılamaya gittiğini buyurdu. Hazret-i Bilâl, Ebû Bekir Sıddîk'ın yanına giderek, Âişe vâlidemizin rüyâsını anlatır. Hazret-i Ebû Bekir buyurur ki: - Allahü teâlâya yemin ederim ki, dün gece ben de aynı rüyâyı gördüm. Ben kızımın yanına gideyim de beni bir defa daha görsün. Âişe vâlidemiz babasını karşılayıp der ki: - Babacığım! Lâzım olur diye sana temiz bir kefen getirdim. - Yavrum o kefeni bırak! Müslüman olduğum gün üzerimde bulunan elbisemi bana kefen yapın! Çünkü çok zamanlar, Allah sevgisinin verdiği korku ile ağlar, gözyaşımı o elbiseye sürerdim. Allahü teâlâ, o gözyaşlarımın hürmetine belki bana rahmet eder.
Reklam
Menkıbe...Hz. Ebubekir'in Kefeni
Bilâl-i Habeşî Hazretleri, Resûlullahın vefâtından sonra, mü’minlerin annesi Âişe-i Sıddıka radıyallahü anhanın evinin önüne gidip kapısını çalar. Âişe-i Sıddıka vâlidemizin içerden ağlayarak şöyle dediğini işitir: - Ayrılık ateşiyle yanan kalbin kapısını çalan kim? - Resûlullahın hizmetçisi Bilâl... Resûlullahın ayrılığı ile nasılsınız? - Ey Bilâl! Sudan uzakta kalan balığın hâli nasıl olur? Bu gece rüyâda gördüm ki, Resûlullah gökyüzünde meleklerle dolaşıyordu. Nereye gittiğini sordum. Babam Ebû Bekr-i Sıddık’ın rûhunu karşılamaya gittiğini buyurdu. Hazret-i Bilâl, Ebû Bekr-i Sıddık’ın yanına giderek, Âişe vâlidemizin rüyâsını anlatır. Hazret-i Ebû Bekir buyurur ki: - Allahü teâlâya yemin ederim ki, dün gece ben de aynı rüyâyı gördüm. Git kızım Âişe’yi bana çağır, son bir defa daha beni görsün! Bu konuşma devam ederken Âişe vâlidemiz içeri girerek der ki: - Babacığım, işte temiz bir kefen getirdim. - Yavrum o kefeni bırak! Müslüman olduğum gün üze-rimde bulunan elbisemi bana kefen yapın! Çünkü çok zamanlar, Allah sevgisinin verdiği korku ile ağlar, gözyaşımı o elbiseye sürerdim. Allahü teâlâ, o gözyaşlarımın hürmetine belki bana rahmet eder.
Siyer-i Nebi tümü
Peygamberimiz`in Mübarek Nesebleri Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz, Kureyş kabilesindendir. Haşim ailesinden gelmiştir. Muhterem babasının adı Abdullah, dedesinin adı Abdülmutalib ve annesinin adı "Amine"dir. Peygamber Efendimizin baba tarafından mübarek nesebleri şöyledir: Hazret-i Muhammed (sallallahu
ALLÂH’IM, HAZRET-İ OSMAN’DAN RAZI OL:
Hz. Âişe (r. anhâ) şöyle anlattı: “Muhammed Aleyhisselâm’ın ehl-i beyti dört günden beri neredeyse hiçbir şey yememişti, hatta küçük çocuklar açlıktan ağlıyorlardı. Peygamberimiz (s.a.v.) yanımıza geldi ve ‘Ey Âişe, ben gittikten sonra herhangi bir şey geldi mi?’ diye suâl ettiler. Cevaben: ‘Hz. Allah, senin elinle göndermez ise nereden gelebilir
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.