"Müminin gayret ve şevki namazda, oruçta ve ibâdettedir. Münâfığın gayret ve şevki ise hayvan gibi yemekte ve içmektedir.”
Şu ayet herşeyi net açıklıyor zaten ama, münafık çok
Ey iman edenler! Eğer benim yolumda cihad etmek ve rızamı kazanmak için yola çıkmışsanız, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanlara sevgi göstererek, gizli muhabbet besleyerek onları dost edinmeyin. Oysa onlar, size gelen gerçeği inkâr etmişlerdir. Rabbiniz Allah'a inandığınızdan dolayı Peygamber'i de sizi de yurdunuzdan çıkarıyorlar. Ben, sizin saklı tuttuğunuzu da, açığa vurduğunuzu da en iyi bilenim. Sizden kim bunu yaparsa (onları dost edinirse) doğru yoldan sapmış olur. (60-Mümtehıne) (28. Cüz-2. Hizb) Mealli Kur'an - 548
Reklam
"Yakîn, ilimlerin en şereflisi ve en kıymetlisidir" diyen Ebû Tâlib el-Mekki (rahmetullahi aleyh) bunun izahını şöyle yapmıştır: Önce şunu bil: Pek çok ilim vardır ki bir münafık veya bid'atçı veyahut müşrik bile ona rağbet edip üzerinde dursa, öğrenmesi, hifzetmesi ve yayması mümkündür. Çünkü bu tür ilimler zihnin neticesi ve aklın ürünüdür. İman ve yakîn ilmine gelince, bunların müşahede halinde kalpte meydana gelmesi ve hakikati hakkında konuşmak ancak, başlangıcında Yakîne ulaşmış bir mümin için mümkün olur. Çünkü bu haller, son derece kuvvetli bir imanın kalpte yerleşmesine ve kişinin ilmin hakikatine ulaşmasına bağlıdır. Yakîn hali; Allah Teâlâ'nın kudretinin ve azametinin keşfolmasıyla hasıl olan ilâhî bir âyet ve Allah'ın dostlarına vaadidir. Hiç şüphesiz Allah'ın âyetleri, fâsık kimselere keşfolmaz, zalimler ilâhî vaade ulaşamaz. Hak yoldan çıkanlara ilahi kudretin güzellikleri açılmaz. Bâtıla dalanlarda manevî vecd ve aşk oluşmaz.
Allah Resûlü şöyle buyurmuştur: "Mümin gıpta, münafık ise haset eder."
Sayfa 128Kitabı okudu
Henüz Peygamberimiz hayattayken münafıklar tarafından Medine’de Mescid-i Nebevi’ye alternatif olarak Mescid-i Dırâr adıyla bir mescit inşa edilmesi, din istismarının tipik örneklerinden biridir. Münafıklar, Peygamberimize gelerek bu mescitte namaz kılmasını istemiştir. Böylece meşruiyet kazanacak olan mekân, şehirde sürdürdükleri nifak hareketlerinin merkezi olacaktır. Bunun üzerine Tevbe suresinin 107-110. ayetleri nazil olmuş, Cenab-ı Hak meselenin iç yüzünü Peygamberimize bildirmiştir. Mescid-i Dırâr, Allah Resûlü (s.a.s.) tarafından derhal yıktırılmıştır. Mescide gitmeyerek ona paralel ibadet ve buluşma mekânları üretmenin ne kadar eski bir münafık taktiği olduğu dikkat çekicidir.
İhlas'ın tam olarak ne anlama geldiği, zıt anlamlarının yardımıyla daha iyi kavranabilir. Birincisi, o genellikle "ikiyüzlülük" olarak çevrilen, ama "satmak" anlamını ifade eden bir kökten gelen nifak'ın zıddıdır. Sözlük anlamı bakımından nifak, "insanın kendisini satmaya çalışması" anlamına gelir. İslami dil ve söylemde, münafık kendisini gerçekte öyle olmadığı halde, insanları öyle olduğuna ikna etmeye çalışan kimsedir. O, onlara göründüğü gibi olmayan mallar satmaya çalışmaktadır.
Sayfa 462Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.