Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
bir kavuk hikayesi
1800'lü yılların sonunda Orta oyunundaki Kavuklu'ya benzer bir tiplemeyi canlandıran ve saçı olmadığı için "Kel" lakabıyla anılan Hasan Efendi, oyunlarında kullandığı kavuğunu çırağına, yani Geleneksel Türk Tiyatrosu'nun son temsilcisi olarak kabul edilen İsmail Hakkı Dümbüllü'ye teslim etti. Onun da Yeşilçam'ın usta oyuncularından Münir Özkul'a devrettiği kavuğu yaklaşık 30 yıl boyunca Ferhan Şensoy taşıdı. Münir Özkul'un Ferhan Şensoy'a kavuğu sunduğu devir teslim töreni, Türk tiyatro tarihinin simgeleşen anlarından biri oldu.Ondan da 2016'da Rasim Öztekin, 2020'de ise Şevket Çoruh devraldı.
Gecedeste
Gecedeste
Ferhan Şensoy
Ferhan Şensoy
taktı kavuğu başıma küçük sahne’ de ondört mart seksendokuz salı gecesi münir özkul ağlar kavuklu ferhan ağlar kavuk en büyük ödül büyük mertebe gel gör ki büyük sorumluluk hasan efendi’ nin onurlu bayrağı dümbüllü’ nün gülen sesi münir özkul’ un gülerken ağlatan soluğu yirmibirinci yüzyıla taşınacak abdülhamit’ e kafa tutmuş hasan efendi’ nin kavuğunu şerefle takıyorum başıma başım yanıyor
Reklam
Münir Özkul / Kavuklu
Gittim pazar yerine koydum aklımı satışa, eğridir diye. Verdiler bir 25'lik iridir diye. Dediler, "Ver aklını, al dünyayı." almadım, dünya dertle doludur diye... Yerde gördüm bin altın! Almayacaktım ama aldım, sarıdır diye. Verdim bin altını aldım bir kase yoğurt, durudur diye. 999 bin 999 küp su kattım, koyudur diye. Hekimlere bildirdiler, "Bu adem delidir." diye. Bağladılar her yanımı, koydular tımarhaneye tam yeridir diye... Aldım tımarhaneyi, dürdüm, katladım; vurdum, sırtladım halıdır diye. Hekimlerden izin çıktı "Bırakın onun eski huyudur." diye...
Münir Özkul / Kavuklu
Gittim pazar yerine koydum aklımı satışa, eğridir diye. Verdiler bir 25'lik iridir diye. Dediler, "Ver aklını, al dünyayı." almadım, dünya dertle doludur diye... Yerde gördüm bin altın! Almayacaktım ama aldım, sarıdır diye. Verdim bin altını aldım bir kase yoğurt, durudur diye. 999 bin 999 küp su kattım, koyudur diye. Hekimlere bildirdiler, "Bu adem delidir." diye. Bağladılar her yanımı, koydular tımarhaneye tam yeridir diye... Aldım tımarhaneyi, dürdüm, katladım; vurdum, sırtladım halıdır diye. Hekimlerden izin çıktı "Bırakın onun eski huyudur." diye...