Aşk nedir her insanın sorduğu soru bu sorunun cevabı hep muhatabın baktığı pencereye göre değişmiştir. Aşk" sözcüğünün "sarmaşık" demek olduğunu aklına getirdi bir an ve o sarmaşığın nice çınarlar gibi, selviler gibi kendisini de sardığını, buruk bir lezzet alarak hissetti. "Dıştan güzel görünen ama içten bünyeyi kurutan,
Sıdk ile terk edelim her emeli her hevesi,
Kıralım hâil ise azmimize ten kafesi;
İnledikçe eleminden vatanın her nefesi,
"Gelin imdada!" diyor, bak budur Allah sesi.
Bize gayret yakışır, merhamet Allah’ındır;
Hükm-i âtî ne fakîrin ne şehinşâhındır;
Dinle feryadını kim terceme-i âhındır
İnledikçe bak ne diyor vatanın her nefesi.
Mahveder kendini bülbül bile hürriyet için;
Çekilir mi bu belâ âlem-i pür mihnet için?
Dîn için, devlet için, can çekişen millet için,
Azme hâil mi olurmuş bu çürük ten kafesi?
Memleket bitti, yine bitmedi hâlâ sen, ben,
Bize bu hâl ile bizden büyük olmaz düşmen;
Dest-i a’dâdayız Allah için ey ehl-i vatan;
Yetişir terk edelim gayrı hevâ ü hevesi.
~Namık Kemal
Bu gece 21 Aralık. En uzun gece. Divan edebiyatında Şeb’î yeldâ olarak geçer.
Edebiyatta divân edebiyatı; enstrümanların içinde perdesiz çalgılara benzer.
Öğrenmesi, alışması, anlaşılması zordur, emek ister, zaman ister, ilgi ister.
Zirâ öyle bir dalı ki edebiyatın, köklüdür, Arapça , Farsça ve Türkçenin harmanlanmasından oluşur, bambaşka bir
Merbaha Sevgili Okurlar 😊. Bu yazımda sizlerlerle 9.Hariciye Koğuşunda geçen , günlük hayatta pek kullanmadığımız belki de bilmediğimiz kelimelerin tercümlerini paylaşacağim.
Bu "terminolojide" oluşturduğum liste Ötüken yayınlarının 78.Basımından alınmıştır.
"Dilimizi zenginleştirmemiz dileğimle"🌸📚
Mustastil:
Rivayete göre Fuzuli hocasının kızına âşık olunca aşkını dizelere nakşetmek için bir murabba yazar.
Bu şiirin her dörtlüğü sonunda nakarat gibi tekrar edilen dizede üstad
"Gözüm cânım efendim sevdiğim devletlü sultanım" buyurmaktadır.
Sevdiği kadına karşı altı adet hitabı ard arda sıralayan ve hepsinde de onu yücelten bu anlayış
“Dil dilerken yüzünün vaslını cândan dahi yeğ
Bir demin görür iken iki cihândan dahi yeğ
Akdı bir serve dahi âb-ı revândan dahi yeğ
Vây gönül vây bu gönül vây gönül ey vây gönül.”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Mustafa Kemal matematiği tutkuyla severdi.
Yaşam biçimi olarak benimsemişti.
1936 yılında Geometri adıyla 44 sayfalık kitap yazdı.
Arapça ve Farsça geometri terimlerine Türkçe karşılıklar türetti.
Boyut, uzay, yüzey, çap, yarıçap, kesit, yay, çember, teğet, açı, yatay, düşey,
dikey, konum, üçgen, dörtgen, çokgen,
Müselles için, "üç köşeli", murabba' için "dört köşeli", müseddes için "altı köşeli" karşılığını yine halkımız bulmuştu, biz aydınlar (!) beğenmedik; "üçgen, dörtgen, altıgen" demeyi, daha âhenkli sandık.
Müselles için "üç köşeli ", Murabba için" dört köşeli", müseddes için "altı köşeli" karşılığını yine halkımız bulmuştu. Biz Aydınlar (!) beğenmedik :"üçgen", "dörtgen", "altıgen" demeyi daha ahenkli sandık.
Program, Küçük Mehmed Ağa ile devam eder ve bu 18. yüzyıl bestecisinin bir başka eseri, örneğin Acembuselik makamındaki "murabba beste"si çalınır. Klasik koro, eserin sözlerini yazan şair Şakir Efendi'nin "yersizlikten" doğan sıkıntısını, 250 yıl sonra, huşu içerisinde yeniden terennüm etmektedir:
"Ol gonçe dehen gül gibi güldükçe demâdem
Ümmîd-i visale nice sabreylesin âdem
Bir bûselicek yer taleb ettim Acemâne
Ol meh dedi: "Şakir, be tu câ nîst ki dârem".
Sunucunun "mecburiyetten" açıklayamadığı güftede Şakir Efendi, İranlı olduğu anlaşılan sevgilisine "O gonca ağızlı güzel sevgili bir gül gibi sürekli olarak güldükçe, insanoğlu onunla yatma arzusunda nasıl sabretsin? Acemler gibi sadece bir öpüşlük yer istedim, o ay yüzlünün cevabı 'Şakir, sana vereceğim ama yer yok' oldu" demektedir.