Fatihin Emanetçileri
Şeyh Vefa Efendi'ye konuşma fırsatı vermeden başıyla takip etmesini işaret etti. Vefa Efendi, Molla Gürâni'yle birlikte dışarı çıkıp avludaki moloz taşla örülü çilehanenin dar kapısından iki büklüm eğilerek içeri girdiler. Vefa Efendi, Molla Hazretleri'nin arkasında başı önde durdu. Molla Gürâni besmele çekerek yere eğildi, duvardaki bir taşı sağa sola hafifçe oynatarak kendine çekti. Elini içeri sokarak içinden küçük bir yeşil sandık çıkardı ve Şeyh Vefa Efendi'nin önüne koydu. "Hünkârımızın emaneti sana emanet. Bunu tekkende emniyetli bir yerde saklayasın, sakın ola ki dervişlerine bile göstermeyesin." Yeşil kadife kumaş kaplı sandığa bakan Şeyh Vefa Efendi, "İçinde ne ola ki?" diye sordu. "Bu sandıkta çok kıymetli bir hazine var. Hünkârımız istikbalin maarif hareketiyle ilgili tüm gizli planlarını yerleştirmiş. Sen bu sandığı ömrünün sonuna kadar saklayacak ve sana gelen emanetçiye teslim edeceksin. "Eyvallah Molla Hazretleri, bu hazineyi herkesten sakınacağım." "Allah'a emanet ol. Yolun açık olsun."
Sayfa 10 - Motto YayıneviKitabı okudu
Reklam
Broş
Padişah, sakin bir ses tonuyla "Yaklaş evladım," dedi. Miralay Kenan topuk selamı vererek başını kaldırarak yürüdü ve masasına üç adım kala durdu. Sultanın yaydığı güçten kaynaklanan manyetik alanın kendisini tamamen sardığını hissetti ve gözlerinin içine bakmadan hazırolda durdu. Padişahın arkasındaki duvarda eski Türk devletlerinin sancak resimleri sıralanmıştı. En son sırada Yıldız İstihbarat Teşkilatı’nın ambleminin resmini görmek tüylerini diken diken etti. Abdülhamid Han'ın gür sesiyle, “Miralay Kenan!” diye seslenmesiyle kendini toparladı.
Sayfa 7 - Motto YayınlarıKitabı okudu
Polisiye Roman
"Arkana bakabilir misin Mustafa Başkomiser." Başkomiser geriye dönüp Amerikan Koleji'nin duvarını gördüğünde, "Ne yani, siz buraya mı girmekten bahsediyorsunuz? İçeri silahlı adamlarınızla girmeye kalkarsınız, İzmir Emniyet'i tüm polisleri yığarak burayı on beş yirmi dakika içinde kuşatır," dedi. Başkan, "Şimdi nasıl girdiğimizi görürsün. Biz çete değiliz ki, silahla girelim," dedi ve yanındaki korumaya eliyle kapıyı gösterdi. Adam, kapıdaki güvenlik kulübesine gitti. İçeriden telaşla çıkan güvenlik görevlisi, "Ne için geldiniz, okul kapalı. Gecenin bu saatinde giremezsiniz," dedi. "Sakin ol arkadaşım. Bir saniye, kimliğimi göstereyim, fikrini değiştirirsin." Güvenlik görevlisi adamın kimliğini görünce neye uğradığını şaşırdı, beti benzi attı. Hemen kulübesine girip butona bastı ve bahçenin elektrikli demir kapısı açıldı. Koruma, güvenlik görevlisinin tekrar yanına gitti ve onu uyardı. "Bu akşam gördüklerini, bizim geldiğimizi herhangi birine anlattığını duyarsam, senin öldürür, kimsesizler mezarlığına gömeriz. Aileni düşün. Anladın mı?"
Sayfa 341 - Puslu YayıncılıkKitabı okudu
Polisiye Roman
Rubin, en yakın dostu David'le yine satranç tahtasının başına oturmuştu. 70 yaşlarında, çocukluk arkadaşı olan iki adam... Siyah kukuletalı peleriniyle David, eski dostuna gülümseyerek "Oyuna sen başlıyorsun," dedi. Üzerinde beyaz kukuletalı rahip kıyafetlerini andıran bir kostüm olan Rubin, "Canım Türkiye üzerinde bir oyun başlatmak isterdi, ne dersin?" diye sordu. David memnuniyetini yüzüne yansıtarak "Çok hoşuma gitti. Bu yükselen yıldızda biraz kaos çıkartayım," diye cevap verdi. "Sen istediğin kadar kaos çıkar, sonunda ben dengeye getiririm."
Sayfa 7 - Puslu YayıncılıkKitabı okudu