Cemre düşüyor içime bu kış kıyamette. (Mürsel Sönmez)
Mürsel Sönmez
Yüreği yanmayan, hiçbir yangını söndüremez.
Reklam
"Bazı kekemeler şarkı veya türkü söylerken kekelemezler. İş gönüle bağlanınca hep böyle oluyor; aklın, hesap kitabın "ukde"sini gönül çözüyor..." (Mürsel Sönmez)
Mürsel Sönmez
"Bir daralma ve bunalma vaktimizde duyduğumuz - bize hitaben olsun olmasın - söz, karanlığımızı yırtan mızrak oluvermemiş midir?"
-"Yüreği yanmayan, hiçbir yangını söndüremez." Mürsel Sönmez.
"Kelimeler herkesindir. Hakikât, nasibi olanın..." [Mürsel Sönmez]
Reklam
Cemre düşüyor içime kış kıyamette, sokagimdan mi geçtin ne ? Mürsel Sönmez
“ Sarınmasam bir umut cümlesine üşürüm. . Ateşi geçmek mi zor ibrahim ? denizi yarmak mı, yâre varmak mı ? ” l Mürsel Sönmez .
Madem ki O; kalbinde Konuş kalbinle... Mürsel Sönmez
GEÇECEK - MÜRSEL SÖNMEZ bu günler de geçecek zamanı donduran zemheri bahara bırakacak yerini
Reklam
"USLUDAN YEĞDİR DELİMİZ..."
- "... Her şeyi tanımlayıp tasarlama iddiasına sahip bugünün kafasının imanla her hangi bir rabıtası mümkün değildir bu kafayla. Bir. İman aklî bir şey değildir. Mantıksal bir şey değildir. Saçmadır. Buna absürd falan diyorlar. Dolayısıyla ağuyla pişmiş aşı yemeye kim gelir?, diyor. Usludan yeğdir delimiz, diyor. Yani bütün öncüllerinizi, kafanızdaki bütün kalıp ve kalıntılarıyla süpürgesiyle süpürmeden “İllâ” gibi bir keyfiyetin size açılması mümkün değildir, çünkü huyu böyledir O’nun. O zaman aslına bakarsanız kendisi söyler kendisi dinler. Tasavvufa veya bu esrara dair bu aşka dair söylenilenleri de siz söyler siz dinlersiniz. Aslında da doğrusu budur. Nasibi olmayan bulamayacaktır. İman kendinden geçercesine sevmek alışkanlığı olanlar için bir bahttır. Başkasına böyle bir baht ve şans kapısı açık değildir. İmanın ölçüsü ben büyüklerimden duydum imanın ölçüsü muhabbettir. Ne kadar çok seviyorsanız o kadar çok iman ediyorsunuzdur..." (Mürsel Sönmez ile Mülakat, Birdenbire Dergisi)
"TANRILAYARAK ALLAH'A GİTMEK..."
- "... İnsan bir şeyleri tanrılayarak Allah’a doğru gider. Benim bir büyüğümün tanımı bu tanrılayarak. Efendim, insan bir şeyleri tanrılar. Çünkü insanda kutsama yeteneği var, istidatı var. Mutlak olan Hak insanda kendisini arama istidatı, kendisi bir çekim merkezi olması hasebiyle kendisine doğru çeker. Allah insanla körebe oynar. Siz bir kadını tanrılarsınız, bir parayı, bir makamı, bir mevkii tanrılarsınız. Ondan sonra yorgun argın İbrahim gibi “la uhubbil afilin” deyip böyle kalırsınız. Ve Allah eğer sizin için hayır murad etmişse başınıza getirdikleriyle sizin façanızı bozar, kibrinizi kırar, aklınızın tedbirini dağıtır. Saçmalamaya başlarsınız ve kendi kendinize konuşmaya başlarsınız, kendi kendinize ağlamaya başlarsınız. İşte burda yol açılmış demektir..." (Mürsel Sönmez ile Mülakat, Birdenbire Dergisi)
"LÂ Süpürgesi..."
- "... Bir şeyin hem var hem de yok olduğunu modern zaman insanına nasıl anlatacaksınız. Entelektüeller bu tür metafizik tırnak içinde konulara ilgi duyanlar bunu çok hoş bir zeka zevki olarak yaşayacaktır ve kalacaktır. Bilim adamları molladır. Bu ülkede ve dünyada. Fatihler zaten molla. Bir de tasavvuf mollaları çıkacak göreceksiniz. Molla kavramının anlamını da acizane şöyle tanımlıyorum söylediği ile hali arasında uçurumlar olan adam. Şimdi yine bir büyüğümden duymuştum. Diyordu ki, “idrak ile idraksizlik arasındaki mesafeden daha büyüktür idrak ile hal arasındaki mesafe” dolayısıyla tatmayan bilmez demiş büyükler. Mesela çok güzel sözlerle aman tasavvuf ne iyi ne cici bir şey bakın burda ruhani bir zevk var. Ne zevki var. Sen Allah’la geçinmek kolay mı zannediyorsun. Ne zevki. Zevk almamaktır, haz almamaktır, şöhret sahibi olmamaktır. İlerde bir gün ben de şeyh olurum dememektir. Uçarım kaçarım otomobil masrafından kurtulurum dememektir. Her şeyi ama her şeyi elinin tersiyle itmek, la süpürgesiyle yolları süpürmeden illa sarayına ulaşamazsının tecellisi..." (Mürsel Sönmez ile Mülakat, Birdenbire Dergisi)
Resim