Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
72 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Akşemsettin hazretlerinin eseri olan 60 sahifelik bu eser sade bil dille günümüz Türkçesine çevrilmiş. 18 Bab ile manevi alemde evliyaullahin makamlarını müşahede ettiği ve izin ölçüsünde bize aktardığı bir eser olmuş . Kitap önce Akşemsettin hazretlerinin hayatı ve Peygamber Efendimiz sav ile görüşmesinden başlıyor. İçeriğe bir göz atacak
Makamat-ı Evliya
Makamat-ı EvliyaAkşemseddin · Özgü Yayıncılık · 201329 okunma
Hangi makamda hakiki marifet sahih olarak elde edilir? diye sorulursa, cevabı şudur: Kalbin sırrı ile ilâhî tecellileri görüp müşahede etme makamında gerçek marifet elde edilir. Kalp tanımak için görür. Gerçek marifet, kalbin içinde oluşan irade ile gerçekleşir. Allahu Teâlâ, kalpten bazı perdeleri kaldırır; perde arkasından dostlarına yüce zâtının ve sıfatlarının nurunu gösterir; bu şekilde yüce zâtını tanımalarını temin eder. Yüce Allah, tecellilerini gören kimsenin yanmaması için bütün perdeleri kaldırmaz. Bir âşık hal lisanı ile şöyle demiştir: Eğer perdesiz zuhur etseydin; ölürdü bütün halk; Lâkin arada ince perde var da, âşıkların kalbi onunla bulur hayat.
Reklam
"Marifetin alâmeti nedir?" denirse, kalbin Allah Teala ile hayat bulmasıdır. Allahu Teâlâ, Hz. Davud'a (a.s), "Marifetimin (beni tanımanın) ne olduğunu biliyor musun?" diye sordu. Dâvûd (a.s): "Hayır" dedi. Yüce Allah: "O, kalbin beni müşahede içinde hayat bulmasıdır" buyurdu.
Şöyle denilmiştir: "Kim, tevhid denizine düşerse, onun sürekli susuzluğu artar (müşahede ettikleri onun hayretini artırır)."
Yüce Allah'ın varlığını bilmek ve O'nu müşahede etmek için en güzel yol, kulun bundan âciz olduğunu bilmesidir. O'nu tanımaktan aklın âciz olduğunu bilmek de bir ilim ve idraktir.
Eğer bu adam derse ki: “Ben falcılık yoluyla olsun, tıp açısından olsun, bazı şeyleri inceledim. Denemelerim sonucu, bunların kimisinin doğru olduğunu gördüm ve içimden de bunun doğru olabileceği kanaatine vardım. Böylece bunların kabul edilemez olmadığını, kaçınılması ve uzak durulması gereken şeyler olmadığını gördüm. Oysa Nübüvvet yoluyla
Reklam
Şeyh, imam, âlim, allâme, sahasında tek, Hüccetü'l-İslâm Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Ahmed el-Gazâlî et-Tûsî (Allah onu rahmetiyle kuşatsın, rızâsına ulaştırsın ve kendisini cennetlerin en güzel yerlerinde yerleştirsin) der ki: Dostlarının kalplerini muhabbetinin ateşiyle yakan, onların bütün düşüncelerini kendisinde toplayan, ruhlarını yüce zâtına kavuşma iştiyakı ve O'nu müşahede aşkıyla coşturan, gözlerini ve basiretlerini yüce cemâlini görmeye bağlayan Allah'a hamdolsun.
80 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Osmanlı İmparatorluğu’nun son safhasındaki mühim mütefekkirlerimizden birisi olan Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi, aynı zamanda, gerek babasının konsolos olmasından (“şehben-der” konsolos demektir) gerekse de sık sık sürgün hayatı yaşamasından ötürü, farklı ve yenilip yutulması zor fikirlere açık bir zâttır. Kendisini daha ziyade A’mâk-ı Hayâl
Garip İlimler ve Ruh Çağırma
Garip İlimler ve Ruh ÇağırmaFilibeli Ahmed Hilmi · Büyüyenay Yayınları · 20231 okunma
Prof. Dr. Mehmet Görmez bir sohbetinde şöyle ifade ediyor durumumuzu: “Yeni bir uygarlık doğdu. Sanal uygarlık. Bu uygarlık bütün katılımcılarını pasif birer seyirciye dönüştürüyor. Bu uygarlığın en büyük hareket noktası akıl değil gözdür. En büyük eylemi düşünmek değil bakmaktır. Müşahede etmek değil seyretmektir. Göz bu uygarlıkta bir nazar aracı değil bir arzu, istek, şehvet aracına dönüşüyor. Bu da beraberinde bencilliği, duyarsızlığı, doyumsuzluğu getiriyor. Şiddeti doğuruyor. Bu sanal ekran uygarlığında insan hem kendisiyle hem âlemle ilişkisini hakikat üzerine değil, suret ve görüntü üzerinden kuruyor. Bu uygarlık insan hayatında görsel idraki egemen kılıyor. Görsel idrakin egemenliği, aklın idrakini zayıflatıyor. Kalbin idrakini bir çeşit ölümle karşı karşıya bırakıyor. İnsan idrak sahibi bir varlıktır. İdrak hem mantık hem felsefe hem psikolojinin kavramıdır. İnsan kendisi dâhil dışarıdaki âlemi aklıyla ve kalbiyle idrak eder. İnsandan istenen külli bir idrakle hareket etmesidir. Aklı ve kalbiyle. Yalnız duyu organlarıyla değil. İnsan ancak böyle bir idrakle iman edebilir. Ancak böyle külli bir idrakle madde ve manayı, fizik ve metafiziği,mülk ve melekût âlemini birlikte kavrayabilir.”
Lafızlarla aldanan sufiler
Diğer bir kısmı ise, mükâṣefe ilmine sahip olup, Hak'ki müşahede ettiklerini, makamları geçtiklerini, şühûdun özüne ulaşıp, bağlandıklarını ve kurbiyet makamında olduklarını iddia ederler. Oysa ne kurbiyet ne de ona ulaşma hakkında lafız ve isimden başka bilgisi olmadığı halde bir kaç kelime bellemiş, onları tekrar eder durur. Bunun gelmiş geçmiş bütün insanların ilimlerindeki en üstün mertebelerden olduğunu zanneder. Bunun için de bırakın avamı, fakihlere, Kur'ân okuyanlara, hadis âlimlerine ve diğer âlimlere küçümseyici gözle bakar. Hatta çiftçi zirâatini, dokumacı işini gücünü bırakarak günlerce onların peşine takılır ve bu asılsız sözlere kulak verir. Onları öyle tekrarlar durur ki, sanki vahiy gelmiş de konuşuyor zannedersin. Bir takım sırlardan haber verir, bununla bütün âbid ve âlimleri hakir sayar. Âbidler hakkında, "Kendilerini yoran ücretli işçiler!"; âlimler için, "Onlar hadisle, haberle iştigal etmekle hakikatten uzak kalmıştır." derler. Kendisinin Hakka vâsıl ve yakınlardan olduğunu iddia eder. Halbuki Allah katında o, günahkâr münafıklardan, kalp erbabı nezdinde ise ahmak câhillerdendir. Doğru dürüst hiç bir bilgisi yoktur, hiç bir huyunu düzeltmemiş, hevasının peşine takılmayı ve hezeyan ardına düşmeyi bırakıp, kalbini kontrol adına hiç bir şey yapmamıştır. Şayet kendisine fayda verecek işlerle meşgul olsaydı onun için daha faydalı olurdu.
Reklam
Kâinat bizim yaratanımızın güzelliğinin aynasıdır Bak da her zerrede onun cemâlini müşahede eyle
Göz genel olarak insana eşitlik verir fakat müşahede eşit değil. O halde hakikat göz ile belli bir dereceye kadar izhar edilebilir.. tam manasıyla izhar edilebilseydi göz ile görme kabiliyetine sahip olan herkes hakikate mashar olur, görme problemi bulunan kişiler ise hakikatten mahrum bulunurdu.. fakat aksine görme problemi olan birçok kişi perdeleri aralamış ve bazı muteber sırlara vakıf olmuşlardır..
Tuğba

Tuğba

@Sahiliselamet
·
24 Nisan 09:41
Zira göz, bazen uzağı yakın, yakını da uzak görerek yanılabilir. Kalbin müşahedesinde ise yanılma mümkün değildir. Esas olan kalp basiretinin açılmasıdır. Kalpteki basiret açıldıktan sonra görülende yanlışlık tasavvur edilemez.
her cemal ve kemal sahibi, kendi cemal ve kemalini görüp ve göstermek istemesi sırrınca elbette o sultan-ı zîfünun dahi bir meşher açmak ister ki içinde sergiler dizsin, tâ nâsın enzarına saltanatının haşmetini hem servetinin şaşaasını hem kendi sanatının hârikalarını hem kendi marifetinin garibelerini izhar edip göstersin; tâ cemal ve kemal-i manevîsini iki vecihle müşahede et Risale-i Nur-Sözler/633
Duyabildiğin, işitebildiğin, dokunabildiğin, koklayabildiğin, madde aleminde müşahede ettiğin her ne varsa muhakkak içinde bir mana barındırır. Mana o kadar çok yoğunlaşmıştır ki o letafet kesafete, yani o mana maddeye dönüşmüş, herkesin görebileceği bir hal almıştır.
Sayfa 93
Hayret, müşahede görüşü ile ortaya çıkan yeni bir haldir… Karşıt kavramı ise delaşettir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.