Bilge kimseler, "Rezillerin devlete konması, felaketlerin en büyüğüdür. Bin adamın görevden düşmesi, bir rezilin yükselmesinden daha iyidir." demişlerdir.
Türkiye Selçuklu Devleti'nin İbn Bîbî'den sonra en önemli tarihçisi bence Kerimüddîn Mahmud Aksarayî'dir. Zira kendisi divan katibi olduğundan Türkiye Selçuklu hükümetinin içini görmüş, bizzat siyasetine ve idaresine şahitlik etmiştir. Eseri önemli kılan başka bir husus ise teşkilat tarihi açısındandır. Dediğimiz gibi hükümetin içinde bir katip olduğu için devlet görevlileri, divanları; bunların yetkileri ve rolleri gibi hususlarda son derece kıymetli ve orijinal bilgileri bize aktarabilmiştir. 4 bölümden oluşan eser 1334 Yılında tamamlanmış ve Anadolu İlhanlı Valisi Emir Çoban'ın oğlu Timurtaş Noyan adına ithaf edilmiştir.
Eserin 1. bölümü en kısa olan bölümüdür ve takvimlerden bahseder. 2. bölümü Hz. Peygamber, dört halife, Emevî ve Abbasî dönemlerinin kısa tarihinden bahsetmektedir. 3. bölümü Büyük Selçuklu Devleti'nin kısa bir tarihi ile Türkiye Selçuklu Devleti'nin II. Gıyaseddîn Keyhüsrev yani Moğol İstilasının başladığı dönemin tarihini ele alır. 4. kısım ise bizzat müellifin yaşadığı dönem de dâhil olmak üzere Türkiye Selçuklu Devleti'nin son 75 yıllık tarihini ele almaktadır ve eserin en önemli bölümüdür.
Eserde anlatılan olaya uygun özlü sözler ve şiirler de yer almaktadır. Bazen isim karmaşası yaşansa da eserin çevirisi gayet akıcı. Bu bakımdan özellikle İlhanlıların Anadolu'da istilasına birinci gözden şahit olmak isteyen herkes okuyabilir.
Müsameret Ül-AhbarKerimüddin Mahmud-i Aksarayi · Türk Tarih Kurumu Yayınları · 200049 okunma
İlahî yardımın ışığı bir kimsenin üzerinde parlarsa, ne kadar aciz kalmış olursa olsun, o kimse bir göz açıp kapayıncaya kadar toprağın alçak mevkiinden balık burcunun zirvesine varır. Birçok rahatlık vardır ki karanlık içine yerleştirilmiştir. Gönül sahibinin ondan haberi olmaz.
Sayfa 260 - Türk Tarih Kurumu Yayınları·Kitabı okudu