İslâmiyet Harem-i Şerif'te bile yanlış uygulanıyor...
Sahabe yirmi üç senede süper güç olmuş, kısa bir zamanda Bizans ve Pers imparatorluklarını mağlup edecek duruma gelmiş. Neden bugünkü Müslümanlar üç yüz senedir sürünüyor? Çünkü İslâmiyet Harem-i Şerif'te bile yanlış uygulanıyor.
Siz diyorsunuz ki Müslümanlar bu ilimleri Yunanlılardan ve Mısırlılardan aldılar. Nerede Mısırlılarda sinüs mefhumu, nerede Mısırlılarda trigonometrik hesap mefhumu? Nerede Mısırlılarda sinüs bir derecenin kıymeti? Böyle şey yok.
Reklam
Yapılan tetkikler gösteriyor ki, o gemide bulunan bazılarının hatıra defterindeki notlardan anlaşıldığına göre Kristod Kolomb şu sözleri söyleyerek isyanı bastırıyor: Öyle çıkışmayın, böyle söylenmeyin. Ben devamlı olarak Batıya gidildiği zaman yeni karalara rastlanacağı fikrini ve bilgisini Müslümanların kitaplarından okudum. Bu karaya mutlaka varacağız. Çünkü Müslümanlar yalan söylemezler. Ve nitekim sabrediyorlar, devam edip gidiyorlar. Nihayet Amerika Kıtası karşılarına çıkıyor.
Ayağa Kalk!
Müslümanlar, Üzerimizdeki bu ölü toprağını ne zaman atacağız? Bakın şeytanın dostları nasıl savaşıyor; nesillerimizi bozmak, bizleri cehenneme sürüklemek için nasıl gece gündüz koşturuyorlar… Biz ne yapıyoruz? Ya da bir şey yapıyor muyuz? Bunca imkana bunca rahatlığa rağmen hala televizyonda bir film izler gibi sakin ve rahat bir şekilde olup bitenleri izlemeye devam ediyoruz. Bunların hesabını veremeyeceğiz. Bakın çok net söylüyorum; bu tepkisizliğimizin hesabını Rabbimiz soracak. Yapmamız gerektiği halde yapmadığımız her şey hesap gününde bize sorulacak. Ve biz bu sorguyu kaybedeceğiz. Aklımızı başımıza alalım, yeter artık!
Diğer önemli bir husus da bugün, ilaç sanayii de maalesef kâfirlerin kozmopolitlerin ve gafillerin elindedir. Bu yüzden Müslümanlar çok büyük tehlikeler ile karşı karşıya bulunmaktadır. Bu tehlikelerin en önemlilerini yacak olursak:
Aliya İzzetbegoviç'in Türklere Yazdığı Mektup
"Merhaba efendim, ben Aliya. Aliya İzzetbegoviç. Bosna-Hersek'in cumhurbaşkanıyım. Sizi Devlet-i Aliyye'nin en güzel şehirlerinden birinden, Bosna Sarayı'ndan, sizin daha sık kullandığınız haliyle Saraybosna'dan selamlıyorum. Bu kısacık sohbetimizde, parçası olduğumuz Avrupa'dan, Avrupa'nın ve Batı'nın
Reklam
Biz müslümanlar sadece erkek evlatlarımızı okutup yetiş­tirerek, sadece erkeklerden müteşekkil kadrolar kurarak hayata hakim olamayız. Unutmamalıyız ki, nüfusun yarısını kadın­lar teşkil etmektedir. O halde mutlaka kızlarımızı da toplum içinde İslam'a, İman'a, Kur'an'a ve Şer'-i şerife hizmet edecek şekilde yetiştirmeli, onları çağın kültürel silahlarıyla techiz etmeliyiz.
Huyumuz kurusun inşallah..
"Ne müslümanlığıdır, anlamam ki, yaptığınız? Çıkar yol olmayacak, korkarım, bu saptığınız! Görünce fesli, atılmak, tasarlayıp bıçağı; Görünce şapkalı, sinmek, değiştirip sokağı"* *** Müslümanlar(!) fitne ve tefrika içinde birbirlerini yiyorlar. Kendi aralarında, din kardeşlerine karşı bıçakları pek keskin ama asıl düşmanları olan "şapkalılar" (kâfirler) karşısında pek süklüm püklüm, pek dalkavuk, pek ödlekler... Bu nasıl bir müslümanlık ola? "Müslümanlık nerde, bizden geçmiş insanlık bile!" (Safahat, Hatıralar, s. 278)
Sayfa 12 - Şule Yayınları | *Safahat, Fâtih Kürsüsünde, s. 247.Kitabı okuyor
Aramızda az sayıda cennetlik ve çok sayıda cehennemlik çıkmıştır ama bi Müslümanlar dinimizin gereğini yerine getiremedik.
Kur'an, savaşın daima iğrenç olduğunu vurgular. Müslü­manlar asla savaş açmamalıdırlar, çünkü tek haklı savaş ken­dini savunmak için yapılandır ama bir kez savaşa başladıkla­rında, Müslümanlar savaşı en kısa sürede sona erdirmek için mutlak bir kararlılıkla savaşmalıdır. Düşman ateşkes ister ya da barışa yönelik bir eğilim gösterirse, Kur' an Müslümanlara düşmanlıkları hemen sona erdirmeyi emreder ama barış şart­ları ahlaksızca ya da utandırıcı şekilde olmadığı sürece.
Sayfa 325 - Koridor Yayıncılık.
Reklam
Nasipsizlikten sana sığınırım Allah'ım.
İMAN لا İLE BAŞLAR TAĞUT NEDİR? ALLAH SEVGİSİ ile TAĞUT SEVGİSİ ASLA BİR ARADA BULUNMAZ. “(Ey Peygamber!) Sana indirilen ve senden önce indirilmiş olan Kitaplara inandıklarını iddia eden şu ikiyüzlülerin hâllerine bir baksana; (hem Müslüman olduklarını söylüyorlar, hem de Kur’an’ın hükmünü terk edip) tağut’un, (yani Allah’ın hükümlerini hiçe
... (İngiliz yetkililer) .... Bir Arap'ın Türklerden halifeliği alması önerisine muhalefet ederler. Onlara göre böylesi bir girişim Arabistan dışında yaşayan Müslümanlar arasında yıkıcı tepkiler doğuracaktır. Dahası , Arapların büyük bir krallığı veya imparatorluğu yönetebileceklerine bir an bile inanmazlar.
Bu yeni Müslümanlar (Karahanlılar) o dönemde dahi kendi soydaşları olan Uygurlara saldırıyor ve Müslüman olmadıkları için onlara hakaret ediyorlardı.
" 'Bizi din geri bıraktı.' İslam'a saldırmak moda! Maksat; dün dinsizlik, laikçilik hesabına yapamadıklarını bugün İslam'ı sorgulayarak yapmak. Sorgulayanlar kimler, din cahilleri! Ne kadar mı din cahili bunlar: secdeye gitmiş cemaatin fotoğrafını gazeteye basıp altına 'cenaze namazı' yazacak kadar, 'bu yıl hac kurban bayramına rastladığı için aşırı kalabalık oldu' diye ahkâm kesecek kadar. Bilmemeleri ayıp değil, öğrenmeden hüküm vermelerini ayıp sayıyoruz. Üstelik bunlar sıradan insan değil, millete istikamet haritası çizmek iddiasıyla kalem oynatan meşhur yazar ve gazeteciler. Bazen 'Müslümanlar hiç şehir kurmadı' diye tuttururlar. İsfahan'ı, Semerkand'ı, Buhara'yı kim kurdu? Müslümanlar şehirler kurdular, enkaz halindeki fethettikleri şehirleri imar ettiler. Bunlar ortada iken Müslümanlar hiçbir şehir kurmadı demek ilim değil şeddeli cehalettir. Libri: 'Tarihten Müslümanları silecek olsanız, ilmi rönesansımız asırlarca geriye gider.'"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.