Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnönü'ye rahmet okuyanlara gelsin...
Köy Enstitüleri yok edildiler efendim, yok... Bunun çeşitli sebepleri vardı. Ama gösterilen sebepler şöyleydi: Kızlarla oğlanlar seks yapıyorlarmış, kızlar fahişe olmuşlar, buralar fesat yuvalarıymış, komünistlik almış yürümüş vs. vs... Tabii gerçek sebepler başkaydı. Reşat Şemsettin Sirer faşist düşüncelere sahipti, Hitler ve Mussolini yanlısıydı. Bunların çoğunluğu toprak ağalığı veya şeyh soyundan gelmeydiler. Toprakları ellerinden gidecek diye korkuyorlardı. Öte yandan bu eğitim nedeniyle kadın-erkek eşitsizliğinin bozulacağını düşünüyorlardı. Çünkü köylerde kadın yarı köledir, onların eğitilmeleri, uyanmaları istenmiyordu. Ben hâlâ şuna inanıyorum ki, Köy Enstitüleri kapatılmamış olsalardı, memlekette okumamış, aydınlanmamış tek insan kalmayacaktı. Maalesef onların yerini imam hatip okulları aldı ve bugüne geldik. Başka ne denir?
Deccal Kimdir
■1940'larda, Ezekiel 38'de zikredilen Ye'cüc'ün müttefiki Gomer'in bazılarına göre Almanya'ya işaret etmesi nedeniyle, (Deccal olarak) Hitler'in sık sık adı geçiyordu. ■ Roma'yı yönetiyor olması ve Roma İmparatorluğu'nu da yeniden canlandırmaya niyetli olması nedeniyle Mussolini bu role daha da münasip görülüyordu. ■ Kötü Ye'cüc'ün Rusya olduğunu belirten metinlere yapılan atıflarla Stalin'in adı sık sık anıldı. Zamanla Gorbaçov Stalin'in yerini aldı. ■ Özellikle eski bir hükümdar Nabukadnezar ve onun tarihî başkenti Babil ile Saddam'ı eşleştirenlerin gözünde Irak'ın Saddam Hüseyin'i de gözdelerden biriydi.
Reklam
ispanya' da Franco' ya "Coudillo"; Almanya' da Hitler'e "Führer" ; Italya' da Mussolini' ye "Duçe" ; Türkiye' de ise Alpaslan Türkeş'e diğerleriyle aynı anlama gelen "Başbuğ" diyordu partili arkadaşları.
376 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Dikkat spoiler içerir. Kurtuluş Savaşı döneminden günümüze ülkemizin panaromasını çizen bir kitap. Atatürk'ün anti emperyalist olduğu, yaşasaydı kesinlikle ABD için stratejik ortağımız demeyeceği, Ulus kelimesini millete yeğ tuttuğu, Mahmut Esat Bozkurt'un zamanında tren ile Avrupa'ya giderken Türk olduğu için aşağılandığı,
Kim Bu Hainler?
Kim Bu Hainler?Vural Savaş · Bilgi Yayınevi · 201022 okunma
Rita Levi MONTALCİNİ
1986 Nobel Tıp Ödülü Rita Levi Montalcini'ye verildi. Zor zamanlarda, Mussolini diktatörlüğü döneminde, Rita evinin bir köşesine kurduğu derme çatma bir laboratuvarda gizlice sinir lifleri üzerinde araştırmalar yapmıştı. Yıllarca süren çalışmaların ardından, yaşamın gizemlerinin bu inatçı dedektifi insan hücrelerini çoğaltmakla görevli proteini keşfetti ve Nobel'i aldı. O sırada artık seksenli yaşlardaydı ve şöyle diyordu: "Bedenim buruşuyor ama beynim hâlâ eskisi gibi. Düşünemez hale geldiğimde tek istediğim onurlu bir şekilde ölmeme yardım edilmesi."
Sel YayıncılıkKitabı okudu
192 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
II. Dünya Savaşı üzerine okumalar yaparken ön plana çıkan birçok biyografi var. Tabii ki akla ilk gelen isimler Hitler, Roosvelt, Churcill, De Gaulle ve Stalin oluyor. Fakat Benito Mussolini de en az onlar kadar önem arz eden bir karakter. İtalya'nın savaştaki ağırlığını ve rolünü düşünecek olursak biraz geri planda kaldığını söyleyebiliriz.
Mussolini (Benito, Mussolini 1883-1945) İle Röportaj
Mussolini (Benito, Mussolini 1883-1945) İle RöportajEmil Ludwig · Dorlion Yayınları · 20222 okunma
Reklam
Bana Hitler'e ya da Mussolini'ye hayran olduğunu hiç söylememişti, ama her zaman açık seçik ve belirgin olmayan sayısız nedenle Fransa'ya karşı derin bir öfke duyuyordu. Bir tür nefret taşıyordu içinde. Belirgin hedefi olan bir nefret değil, daha ziyade, iki dünya savaşı sırasındaki Fransa devletine karşı genel bir nefret. Bir keresinde, itiraf etmeyi sanki unutmuş gibi şöyle söyledi: "Okulda bize Alman askerlerini büyüyle öldürmeyi öğretiyorlardı; bu şekilde, daha on iki yaşımdayken yüzlerce asker öldürdüm, daha o zamandan katildim.."
Sayfa 45 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Yirminci yüzyılın başlarında tüm Avrupa totaliter rejimlerin etkisindedir. Bu romanda da İsmaîli hareketinin büyük lideri Hasan İbni Sabbah gerçekleştirdikleriyle bir bakıma Mussolini, Hitler ve Stalin'e benzemektedir. Gerçekten de Bartol kitabının ilk baskısını Benito Mussolini'ye adamayı arzu etmiş ancak bu talebi kabul görmemiştir.
Sayfa 598Kitabı okudu
DAVETİYE — Hüseyin Nihal ATSIZ
Bu şiiri Kağan Çapar'ın enfes sesinden dinlemenizi tavsiye ederim. YouTube ve Spotify linklerini bırakıyorum. Spotify: open.spotify.com/track/4Kp9q4DgN... YouTube: youtu.be/V0PN06RmYjQ?fea... DAVETİYE Ey Benito Mussolini! Ey gayet yüce, italyanlar başvekili muhterem Duçe! Duydum
Mussolini'ye Davet
Keskin olur Iikörlerden ayranla kımız, Karnera'yı yere serer Tekirdağ'lımız. Yurdumuzun çok tarafı olsa da kuru, Makarnadan kuvvetlidir yine bulguru... Biz güleriz Façyo'ların felsefesine, Dayanır mı kırkı bir tek Türk efesine? Bizim yanık Fuzuli'miz engin bir deniz! Karşısında bir göl kalır sizin Dante'niz!
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
Reklam
Mussolini tutuklanıyor,
Müttefikler şimdi bir sonraki adımda ne yapacakları sorusuyla karşı karşıyaydı. Sicilya'nın Müttefiklerce zapt edildiği çıkarmalardan iki hafta sonra Benito Mussolini, Yüksek Faşist Konsey'deki oylamanın ardından görevden alındı. Akabinde Kral III. Vittorio Emanuele tarafından tutuklanıp bir ambulansa tıkılan sersemlemiş diktatör, savaşın geri kalanını orada tutuklu olarak geçireceği farz edilen ve Apenin Dağları'nın en yüksek noktası olan Gran Sasso'daki Hotel Campo Imparatore'ye götürüldü. Fiyaskoyla sonuçlanan Yunanistan harekatı sonucunda Mussolini tarafından görevden alınan eski genelkurmay başkanı Mareşal Pietro Badoglio ise onun yerine hükumetin başına getirildi. İtalyanlar savaşı hiçbir zaman yürekten istememişlerdi. Şimdi, üç yıl sonra, bir Müttefik istilasının yaklaştığı sırada, İtalyan hükumeti teslim olarak savaştan çekilme şansından oldukça memnun görünüyordu. Fakat Müttefikler bu defteri bu kadar kolay kapatmayacaktı.
Sayfa 214 - On İkinci Bölüm: İkinci Cephe, Avrupa’nın “Yumuşak Karnı”Kitabı okudu
Fransız ordu ve donanmasının aniden ortadan kalkması Akdeniz'de İtalya'nın doldurmaya can attığı bir güç boşluğu yarattı. Kendini ansızın bölgedeki en büyük hava ve deniz gücüne sahip bir konumda bulan Mussolini'nin kayda değer hedef ve hırsları vardı. Duce'ye göre Akdeniz Mare Nostrum yahut "Bizim Deniz" - tarihin bir gereği olarak İtalya'ya aitti. Mussolini, Nazilerin Lebensraum arzusunu taklit ederek, İtalyanlar için bir yaşam alanı talep etme ihtiyacından bahsetti. Hakikatte ise nihai hedefi Roma İmparatorluğu'nun yeniden inşasından başka bir şey değildi. Balkanlar'da Arnavutluk 1939'dan beri İtalyan işgali altındaydı. Kuzey Afrika'da Libya İtalyan kontrolünde olduğu gibi, Habeşistan (Etiyopya) ve Eritre 1936 yılında yarım milyon İtalyan askerince işgal etmişti. Mussolini şimdi hedef büyütüyordu. Cezayir ve Tunus'taki Fransız kuvvetlerinin artık Libya garnizonunu tehdit edebilecek durumda olmaması, Mussolini'nin ellerini Afrika'daki İngiliz çıkarlarına uzatacak özgüveni bulmasıyla sonuçlandı.
Sayfa 110 - Altıncı Bölüm: Balkan Harekâtı, Balkanlar ve İtalyaKitabı okudu
Hiç de sevmediği, fakat yapıcılığını takdir ettiği Mussolini'ye bile, dostum merhum Cevat Abbas Gürer'den duyduğuma göre, Roma sefiri Suat Bey Vasıtasiyle haber saldırarak, bir an evvel İtalya Krallığının lağvı ile "Cumhuriyet" idaresinin kurulmasını tavsiye etmiştir. Buna karşılık Mussolini ise, maalesef arkamda Atatürk'ün zaferleri olmadığından, bu tavsiyeyi yerine getiremeyeceğini bildirmekle yetinmiştir. Zaman, Ata'ya bu hususta da hak vermekte gecikmemiştir.
Sayfa 83 - *****Kitabı okudu
FAŞİSTLER - MUSSOLİNİ İKTİDARDA
Demokratik İtalya’nın kurumları korunmuştu, ama bunların gerçek anlamda hiçbir yetkesi yoktu. Parlamento faşist yöneticiler tarafından seçilen kişilerden oluşuyordu. Sonunda, 1939’da kurulan Faşyo ve Lonca Meclisi parlamentonun ye- rini aldı. Faşist Parti ve devlet arasında artık sıkı bir bağ oluşmuştu. Tüm siyasî yetkililer partiye katıldılar. Devletin en üst düzey organı olan Yüksek Faşizm Konseyi, bakanları, parti yetkililerini ve rejimin üst düzey yöneticilerini bir araya getiriyordu. Ama gerçekte iktidar Mussolini’nin elindeydi.
Sayfa 371Kitabı okudu
Hitler'in Mustafa Kemal ve rejimine bakışı ise epey dikkat çekicidir. Öncelikle Hitler, ittihat ve Terakki'nin özelikle Birinci Dünya Savaşı'ndaki tehcir uygulamalarını dikkatle analiz etmiş ve onlardan etkilenmiştir. Mustafa Kemal hayranlığının geçmişi de köklüdür, mesela daha Kasım 1922'de Münih birahanesinde yaptığı konuşmada Mustafa Kemal'i över. İlerleyen yıllarda bir Atatürk büstü edindiği gibi, onu el üstünde de tutar. Ayrıca çağdaşları arasında da onu Atatürk'e benzetenler olmuştur. Dönemin basın organları ya da Alman sosyalistleri bu benzerliğe vurgu yapmaktan çekinmezler. Hitler de Mussolini'ye bir mektupta, Türkleri koalisyonları içerisinde görmeyi umduğunu, Sovyetler'in güneyini Türklere bırakmayı düşündüğünü yazacaktır. Yine Avrupa'da Kemalist rejimin en fazla sahiplenilip övüldüğü ülke de Hitler Almanyası olacaktır.
404 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.