Mustafa Kemal Paşa deniz fenerlerini hatırlatıyordu. Işık saldığı zaman göz kamaştıracak kadar parlak, fakat ışık söndüğü zaman bir şey görmek ihtimali yok. Bu ilk konuşmada onu anlamak kabil değildi.
Türkiye'de bu gibi ciddi işleri layık olduğu ciddiyetle tetkik ve muhakeme, edebilecek ilim adamlarının mevcudiyeti gayri kabili inkârdır. Bizzat tanıdığım kıymetli tarih, lisan, içtimaiyat mütehassısları vardır. Fakat bu işi onlara havale edemezdiniz ve edememekte mazursunuz, ilme ilmi techil ettirmek, hakikate hakikat namına yalan söyletmek
İradenizin kuvvetiyle başa çıkarmak istediğiniz işin tatbiki kabiliyetini mukayese ederken yaptığınız hesapta yanıldınız. Evet, zannettiniz ki deniz içilmekle biter. Eslafmızın planını daha büyük bir şiddet, bir ünf ve sürat ile tatbike koyuldunuz.
1925 ihtilali patladı. Şeyh Sait merhumun askerleri Harput'u işgal, Diyarbekir'i muhasara ettiler. Genç cumhuriyetiniz tehlikeli, sar'alı ölüm dakikaları geçirdi. Yine en ön safta namaz kılmanız icab etti. İtiraf edelim ki üşenmediniz. Taksir etmediniz. Şeyh Said Cennet mekanı, İngiliz parası ve Ermeni akidesiyle hareket eden müslüman düşmanı bir mürted halinde gösterdiniz, ve biçare Kürtleri iğfal ettiniz. Kürtleri Kürtlere kırdırtmak suretiyle ve mühim fedakarlıklar pahasına hadisenin önüne geçtiniz.
Salonlarından doğrudan doğruya darağaçlarına gidilen İstiklal Mahkemelerini Kürt mefkure-i milliyesine, Kürt istiklalcilerine açtınız. Bilmem bil iltizamını, yoksa bir tesadüf eseri midir? Diyarbekir İstiklal Mahkemesi heyetini bir sinema salonunda içtima ettirdiniz ve Kürt meselesinin bu kanlı filmini sureti mahsusada gönderilmiş aktörlerinize çevirttiniz. Hadisede hiç medhali olmayan birçok kimseleri yalnız Kürt oldukları için kanlı filminize kurban ettiniz. Mazlumiyeti cezalandırdınız.
Mamafi sunuda itiraf eylemeliyim ki milletlerine hıyanetle size hizmet eden "kardeşim, ... ağa" ların bir çoğunu da sinema salonundan dar ağaçlarına göndermek suretiyle bizler hesabına icrayı adalet ettiniz. Bu haraketinizi Kürtlüğe hizmet şeklinde kaydelemekliğime müsade buyurunuz.
Şiirli Yastık- Sunay Akın
Tarih 1918 yılının 13 Kasım günüdür ve işgal güçlerinin savaş gemileri İstanbul Boğazına girmektedir. Tam da o gün Mustafa Kemal İstanbul'a gelmiş ve gördüğü manzara karşısında pişman olmuştur. Bağımsızlık hareketini başlatmak için en kısa zamanda Anadolu'ya geçmeyi planlar. İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan
Aziz dost! Sen, tek bir kişi değilsin; sen, bir alemsin! Sen derin ve çok büyük bir denizsin. Ey insan-ı kamil! O senin muazzam varlığın, belki dokuz yüz katur; di bi, kıyısı olmayan bir denizdir. Yüzlerce alem, o deniz de gark olup gitmiştir!
"Nefsini terk etmeden, Rabbini arzularsın
Sen hayvânı geçmeden, insânı arzularsın
"Men arefe nefsehû, fekad arefe Rabbe"
Sen kendini bilmeden, Rabbini arzularsın
Sen bu evin kapısın, henüz bulup açmadan
Mâşuka kavuşacak zamânı arzularsın
Dışarı üfürmekle yakılır mı bu ocak?
Gönlün Hakk'a vermeden, ihsânı arzularsın
Ama O Başka Bir Mesele…
Deniz kaplumbağalarını kurtarıp,
“İnsan hayvanları” diyerek öldürüyorlar insanları.
Ama o başka bir mesele, bu başka bir mesele…
Nasıl beyaz bir melek olunur?
Vicdanlar yarım…
Özgürlük hareketleri için mücadele edin,
Bağımsızlık hareketlerini ise yok edin.
Öldürülenlerin ırklarına ve sayısına göre,
Gösterin şefkat ve
● Hz. Yusuf as.
babası Hz. Yakub as. Yusufu & Bünyamini
çok seviyor . öksüzler . öz kardeşi Bünyamin
rüya 11 yıldız, güneş ve ay secde ediyorlardı
diğer 10 kardeşleri Yusuf'u kıskanıyor
kardeşleri kuyuya atıyor . Misır Azizi satın
alıyor köle olarak . Züleyha aşık oluyor
Yusufa ve iftira atlyor . suçsuz yere zindana
atılıyor . zindanda
Rusların Boğazlara yönelik iştahları Mart 1917'de tekrar kabarmıştı. Rus Genel Karargâhı; İstanbul Boğazı'na Karadeniz donanmasının desteğinde iyi eğitimli üç tümenin baskın şeklinde çıkarılmasını düşündü. Rusya, bir kolorduyu aynı anda taşımaya yetecek kadar nakliye gemisi inşa etmişti. Boğazlar alınırsa, Osmanlı Devleti savaştan derhal çekilecekti. Böylece savaşın Avrupa ve Asya bölümleri birbirinden kopmuş olacaktı. Rusya ile Batılı müttefikleri arasında deniz yoluyla bir bağlantı hattı açılacaktı. Bütün bunlara ilave olarak, Osmanlı ordusu çok sıkışık durumdaydı. İstanbul Boğazı'nda görev alan sadece iki tümen bulunuyordu. Genel Karargâhın bu önerisi hayata geçirilemedi. Nedenlerden birisi, Rus kara kuvvetlerinin Rus donanmasına güvenmemesiydi. Japon savaşında Rus donanmasının büyük başarısızlığı yaşanmıştı.
14 Temmuz 1918, Pazar.
Matmazel Brandner'i bekliyordum. Karlsbad'ın güneybatısındaki eski şatosuyla tanınan Elbongen'e otomobille gitmeye karar vermiştik. Otomobil Eger nehir kıyısındaki yolu takip ediyordu. Matmazel Brandner Türk ordusuna ilgi duyar gibi görünüyordu. Bana ordumuzun sayısı ve mevcutları hakkında soru sormuştu.
....
Siyasi İslam’ın Atası: Osmanlı Uleması
Yalnız Olan Yozlaşır
Sizce neden yozlaşan inançlar dünyanın her yerinde aynı etiklere sebep oluyor? Aslında anlaşılması güç değil, güç yozlaştırır. Şimdilik dünyayı bırakalım da son günlerde özellikle de sosyal medya fenomenleri sayesinde tekrardan alevlenen “Siyasal İslam” tartışmalarının özüne
Çanakkale Savaşı'nı Türk ordusu kazanmıştır. Deniz muharebelerinde ağırlıklı olarak mayınların döşenmesini sağlayan denizciler ile karadaki topçuların başarısı her türlü takdirin üstündedir. Bu safhada Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığı'nı başarıyla yürüten Mirliva Cevat (Çobanlı) Paşa'nın üstün hizmeti bütün parlaklığıyla ortadadır.
İtilaf Kuvvetleri'nin diğer önemli bir hatası ise Liman von Sanders'in de değerlendirdiği gibi; Çanakkale'ye büyük bir çıkarma hareketi yapıp, aynı zamanda veya çıkarmadan önce donanma ile Boğazı zorlamaya çalışmamış olmalarıdır.5 Bu görüşü, İngiliz Generali Aspinali Oglander de yazdığı "Çanakkale Muharebeleri" kitabında