Mesai saatinin bir an önce gelmesini beklemekten başka hiçbir şeyi umursamayan doktorun sizin yaralarınıza merhem olmasını beklemek sadece aptallıktı.
Müzeyyen Ablanın sustuğunu anlayınca plağı tekrar başlattım. Farklı bir şarkı çaldı bu kez tozlu kırk beşlikte. Bir gönül vardı bende, dedi Müzeyyen Abla, anasını siktiler diyemedim.
Reklam
Kandırmayın kendinizi. Ölüyoruz ve kimse görmüyor ceset oluşumuzu...
Yastığın ıslandığında gözyaşlarından, ciğerlerin pes ettiğin de sigarandan, beynin acılarını artık kaldıramadığından uyursun sonra sabaha birkaç saat kala. Uyuman için tek sebep yoktu, uyanman için tonla sebep birikir o an. Tuhaf değil mi? Okula geç kalırsın, annen rahat bırakmaz, nefret ettiğin ama kurmak zorunda olduğun alarm rahatsız eder, kahvaltıya çağırırlar sebepsiz. Yediğin kazıkları anlatıp ben tokum diyemezsin. Uyutmazlar işte seni. Oysa sadece sen bilirsin gece kendinle nasıl cebelleştiğini. Sadece sen bilirsin uyumak için nasıl çırpındığını.
Aslında kolaydır içine atmak fakat bir gözyaşı daha kaldıracak yer kalmadıysa içinde, bu defa dışarı kusmak gerekir. Çıkartırsın ne varsa içinde, kusarsın tüm geceye. Kimse duymaz yastığı ısırarak attığın hıçkırıkları, kimse görmez sigaranı sigarayla yaktığını, kimse bilmez kan çanağına dönen gözlerinin kaç damla gözyaşı akıttığını. Öyle olur çünkü. Yüzündeki hüznü evden çıkınca bırakmak zorundasındır odanın bir köşesine. Arkadaş ortamına girince gülümsersin, bilirsin işte, yaparsın bunu. Bu yüzden ne zaman eve gitsen, otobüsün camından dışarıya bakarken bir burukluk olur sebepsiz
çünkü her tarafı gece olan bi' kadını ışıkları kapatarak korkutamazsın.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.