Her yerin karanlık olduğu , umudun son bulduğu o dönemde ayaklanmalar giderek artmış , artık herkes bıkmıştı. Hep bir ağızdan direnişi savunan bu milleti artık kimse durduramazdı. Herkesim ağzında dolanan tek bir söz vardı ; Kurtuluş.
Tarih 19 Mayıs 1919'u gösteriyordu. Bugün ulu önderin samsuna ayak bastığı , direnişin ilk kıvılcımını verdiği , gençlere bu günü hediye ederek doğumunu kutladığı o gündü. Bugün kurtuluşun ilk günü direnişin sözü , galibiyetin ışığıydı. Umudun var olduğunun göstergesiydi. Ayak bastığı her yere umut parçaları eken o sarı saçlı mavi gözlü adamın gözlerinde zaferin ışığı vardı. Tek kelime etmese bile onun gözlerine bakan herkese aşılanan bir güven bir heyecan vardı. Çünkü herkesin aklında Mustafa Kemal'in başarıya inancının tam olduğu düşüncesi vardı.
O gün Mustafa Kemal samsuna ayak bastı , ve direnişin başladığını , kurtuluşun yakın olduğunu insanlara bildirdi. Şimdi birlik olma zamanıydı , düşmanlar yapmıştı planlarını , savaş zamanı gelmiş milli mücadele başlatılmıştı.
Ülkenin tamamının söz hakkı aldığı , başarının en yakın olduğu zamandı. Atatürk'ün düşman gemilerine karşı halka : Geldikleri gibi giderler , cümlesi ile artık herkes hazırdı. Zafer bizim olacaktı. Artık dıreniş başlamıştı. Millet Kurtuluş Savaşı'nın başladığını zaferin çok yakın olduğunu o ulu önderin dik ve kararlı bakışlarından anlamıştı. Bugün 19 Mayıs 1919'du. Umudun yükselişi ve türk milletinin direnişi isi. Zafer bizimdi. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı bizlere hediye edilmişti.