TEPEBAŞI'ndaki İngiliz Elçiliğinin bahçe kapısının önünde bavullu, torbalı, çantalı, sarıklı, fesli yüzden fazla Osmanlı toplanmıştı. Birbirleriyle itişerek, kakışarak, panik halinde, içeri girme ye, kapıdaki görevliler de düzeni korumaya, sığınmacıların birer birer içeri girmesini sağlamaya çalışıyorlardı.
Bir İngiliz askeri içeri girmek
Hilafetin ilgasına şiddetle karşı çıkmakla beraber Millet Meclisi'nin bir şahs-ı manevi olarak halifeliği temsil etmesinde dini bakımdan bir mahzur görmedi. Kadınların tesettüründe gördüğü gevşeklikleri yazılarıyla önlemeye çalıştı. Hakkında af çıkmış olmasına rağmen, Türkiye'de İslami yönetimden artık geriye bir şey kalmadığını ileri sürerek yurda bir daha dönmedi ve 1954 yılında Kahire'de vefat etti.
Milli ordunun yenilmesine sevinen saraya bağlı din adamları ve siyasetçiler, Yunanlılarla
elbirliği yaparak Milli Mücadele'yi bütünüyle söndürrmeyi amaçlayan Anadolu Cemiyeti adlı
gizli bir örgüt kurmak için hazırlığa giriştiler. Başlarında Vahidettin'in beş kez Şeyhülislamlığa getirdiği İngiliz işbirlikçisi Mustafa Sabri Efendi vardı. 36
İslâmcıların siyasî görüşleri ve rejim arayışları ile Abdülhamit'in siyaset etme biçimi ve ayakta tutmak istediği siyasî gelenekler büyük ölçüde çatışıyordu. İslâmcılar İttihatçılar gibi devletin ve dinin bekası için hemen meşrutiyet ve hürriyet istiyorlardı, Sultan ise zamana yaymak istediği meşrutî idare içinde hilafet-saltanat sistemini
Türkün dini, şeriatı, uleması kılıçtan geçirilmiştir. Türk milleti bu kahpelikleri unutursa, dünyanın en aşağılık milletidir.
Şeyhu'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi (رَحِمَہُ اللّہُ)
Mehmet Emin adlı "Türk şairinin:
"Irkımın binlerce yıl beklediği, ilk doğan kurtarıcı peygamber sensin" diyerek Mustafa Kemal'e "beklenen peygamber" payesini vermesini açıkça tenkitle, onu ve benzerlerini "idmanlı dalkavuklar" olarak tenkitle tahlil süzgecinden geçiren Mustafa Sabri Efendi, Damad Ferid Paşa'nın değil de, Tevfik Paşa'nın Mustafa Kemal'e destek verip Ankara’nın "milli hükümet" olmasını sağladığını vurgulayarak, tarihe yeni bir bakış açısı getirdiği gibi, Kemalist ideotojiye karşı olması hasebiyle, kurtuluş savaş ve "hilâfet sorununa" taraftar olarak bakış ve inancını ortaya koymuştur!
İngilizlerle Kemalistlerin "muvazaa'sına da temas eden Mustafa Sabri. 150'liklerden olmasına rağmen, hem Saltanattçılar hem de bir kısım 150'liklerle fikir ve kalem mücadelesine girişmiş, içte "Hilâfef'in gereksizliğini ve bunun İslam'da yen olmadığını TBMM'nin kürsüsünden savunan İzmir mebusu ve Adliye Vekili Seyyid Boy ile Urfa mebusu Şeyh Safvet Efendi'lere keskin kılıcını bir matador gibi batırmaktan geri kalmamıştır!
Sultan Vahidüddin'in hem hilâfet ve hem de saltanat yönetimine taraf olduğu, Sultansız Hilâfet'in hiç bir kıymet-i harbiyesinln oiamıyacağına inandığı için, "KuvayI Milliye''çilerin, kurtuluştan sonra seçtikleri Abdülmecid Efendi'nin hilâfetine, işin başında karşı çıkmıştır.
Tüm İttihatçı artıklarının karşısında yer almasının sebebi, onların "dinsiz" olmalarına olan yakın inancıdır. Zira o dönemdeki tüm yazar ve fikir adamlarının "milli İrade" ile, "Mustafa Kemal’in iradesine eş değerde bir yöntem takip ettiklerinin tesbitine çalışmıştır!
Nitekim, ona göre, Yeni Türkiye "darağaçlı cumhuriyet ve İnkılâp" sisteminin bir ürünüdür!
İki gözüm evlâdım! Bu dil fâciası, nereye gidiyor, biliyor musunuz? Nesebi belli olmayan şu uydurma kelimelerle, lisan o kadar bozulacaktır ki, artık onunla ne eser yazılabilir, ne de tercüme yapılabilir. Yani Türkçe, Türk'ün dili olmaktan çıkar.
Zira dinî, ilmî, edebî, hukukî, felsefî ve fennî ıstılahlara bir anda karşılık bulmak, kabil
Selanik’teki 3. Ordu'da görevli subaylar!
Hemen harekete geçtiler.İstanbul'a yürümek için 3. Ordu Komutanlığı bünyesinde müfrezeler oluşturdular."Hareket Ordusu" adı verilen bu kuvvetlerin başına Hüseyin Hüsnü Paşa geçti.
Kurmay başkanı Yüzbaşı Mustafa Kemal' di (Atatürk).İttihatçı subaylardan Yarbay Cemal, Yüzbaşı Kâzım (Karabekir), Yüzbaşı Resneli Niyazi, Binbaşı Eyüb Sabri (Akgöl), Yüzbaşı İsmet (İnönü) isyanı bastırmak için Hareket Ordusu'na katıldı Edirne’deki 2. Ordu’da Hareket Ordusu'na destek verme kararı aldı.
rant aldi.
Hulasa, zamanımızda da: Maalesef mezhep ihtilaflarından, mezhep taassubundan, mezheplerin birleştirilmesinden söz edenler var!. İslam'a hurafe ve bid'atler karıştığından, İslam'ın ıslâha muhtaç olduğundan, dinde islâhâtın lüzumundan, İslam'da yenilik yapma ve yeniden yapılanmanın gereğinden dem vuranlar var!. Selefe dönülmesini, ayet ve hadisle amel edilmesini ileri sürenler var!. Hatta hadisleri de saf dışı ederek, sadece Kur'an ile amele çağıranlar var!.
... Yani türlü maskaralıklar ve maskaralar var! Fakat ortada, bunları menedecek, bir Ulu Hakan Sultan Hamid Han Cennetmekân yok. Musa Begiyef'ler var!... Fakat meydanda, bir ilim ve fikir pehlivanı Şeyhü'l-İslam Mustafa Sabri Efendi Hazretleri yok.