Korkut Ata (Dede Korkut), Oğuz Türklerinin eski destanlarında yüceltip kutsallaştırılmış; bozkır hayatının geleneklerini ve törelerini çok iyi bilen, kabile teşkilatını koruyan yarı-efsanevi bir bilgedir ve Türkler’in en eski destanı olan Dede Korkut Kitabı’ndaki hikayelerin anlatıcısı ozandır. Adı, tarihî kaynaklarda ve çeşitli Oğuz
Ya Kebikeç!
Bugün metis 2020 ajandasını aldım ve üzerinde "Yâ Kebikeç!" yazıyordu. Anlamını bilmediğim için araştırdım. Şöyle, "Şimdilerde olur da elinize bir el yazma eser geçerse, ve bu eserin kapağında ya da ilk sayfasında Kebikeç ismine rastlarsanız hiç şaşırmayın. O eserin elinize kadar ulaşması için muhâfızlık yapması niyetiyle kondurulmuş bir kitap muskasıdır o." "Kebikeç, kitaplar kurtlanmasın, böcekler güveler kemirmesin diye, kitabın kapağına kondurulan bir çeşit efsundu. Tılsımlı olduğuna inanılan bu ismin, kitapları her türlü haşerâttan koruyan efsâne bir melek ya da bir cin olduğuna da inanılırdı. Kebikeç, kitap kurtlarının şâhı idi. Kitaplara 'Yâ Kebikeç' yazılması bir nevî 'Ey kurtçuk, bu kitap sana âit değil. Başkasının malına zarar verme!' îkâzıydı. O melek ya da cinden korkan (ya da saygı duyan) kitap kurtlarının, efendilerinin ismini kitabın üzerinde görünce "Bu kitap efendimizin himâyesinde" diyerek yaklaşamayacağına inanılırdı." "Süryânicede 'Tüm böceklere hükmeden meleğin adı' şeklinde geçen Kebikeç, bâzı Arapça ve Osmanlıca kaynaklarda da 'sürüngen ve böceklere hükmeden melek ya da cin' şeklinde târif edilmiştir. Kebikeçe 'Hüdhüd Kuşu' diyenler de olmuş, hattâ bu kuşun tüylerinin, kitap sayfalarının arasına konmasıyla, güve, kitap kurdu gibi haşerâtın kitaba yaklaşamayacağı ifâde edilmiş." Kaynak: Yenişafak
Reklam
Kemalist Rejimin Hasta ettiği Kadın & Seçme ve Seçilme Hakkı Kemalist rejimin övündüğü inkılapların başında “Kadınlara seçme ve seçilme hakkının” verilmesi ve Isviçre’den alınan Medeni Kanun gelir. Halbuki gerçekler hiç de öyle değil. Kadınlar üzerine yaptığı yayınlarla dikkat çeken Prof. Dr. Ömer Çaha’ya göre 1926’da Isviçre’den alınan
Yavuz Bahadıroğlu
Her cumhuriyet bayramında tüm okul gırtlağımızı paralarcasına bağırırdık: “Yaşasın cumhuriyet!” Zaten neslimin çocukluğu, sloganlara tıkıştırılmıştır!.. Her şey sloganlardan ibaretti: Sloganlarda varlık, dirlik ve birlik arar, sloganlarla gururlanırdık. Aslında çok fakirdik: Ne üstte vardı, ne başta; yalınayak, başıkabak, aç, bîilaç okula
"Türklerin karakterinde büyük tezatlara rastlanır: Gaddar olmalarının yanı sıra merhametlidirler. Açgözlüdürler, fakat hırsızlıkları neredeyse hiç yoktur. Boş vakitlerini kötüye kullanmazlar. İçlerinden pek azı birden fazla kadınla evlenir. Avrupa'daki büyük merkezlerin içinde en az genelev kadını bulunan şehir İstanbul'dur. Dinlerine sıkıca bağlı olan Türkler, Hıristiyanlara kâfir gözüyle bakarlar. Bununla beraber, onları ülkelerinin her yerinde, hatta devlet merkezlerinde bile hoş görür ve korurlar. İstanbul'daki Hıristiyan mahallesinin sokaklarında, paskalya yortusunda yapılan ayinlere izin verildiği gibi, muhafızlık etmeleri için de törenlerin başında dört yeniçeri bulundurulurdu." -Voltaire
Onyedi Yaşım
Sen benim Onyedi yaşımsın, deli çağımsın Sen benim Ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın İlk cigaram, ilk ıslığım, ilk kızgınlığım İlk aldanışımsın Sen benim İlk ütülü beyaz gömleğim
Reklam
32 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.