Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

mütemmimcüz

Bizim mutluluğumuzu ya da mutsuzluğumuzu belirleyen şey hakikat değildir. Bizler tasavvur eder, kanaat sahibi olur sonucunda da mutluluğa ya da mutsuzluğa erişiriz. Üstelik her yeni gün bize kanaatlerimizin ne kadar aldatıcı olduğunu gösterir. Kaderimiz için de aynı şey geçerlidir. Zeki bir adam bunu bilir ve bunu umursamaz. Ancak aptallar mutlu oldukları için sevinirler!
Reklam
“… Çok şükür aşığım. Bana öyle geliyor ki bir tek insana, yüz milyonlarca insana, bir tek ağaca, bütün ormana, tek bir düşünceye, birçok düşünceye ve fikre aşık olmadan yaşamak, yaşamak değildir.” /
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
/
Vicdan azabı dedikleri şey, ancak bir hafta sürer. Ondan sonra en aşağılık katil bile yaptığı iş için kâfi mazeretler tedarik etmiştir.
Sayfa 12

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
...Gelgelelim, Beter, bize kısmetmiş. Ölüm, böyle altı okka koymaz adama, Susmak ve beklemek, müthiş Genciz, namlu gibi, Ve çatal yürek, Barışa, bayrama hasret Uykulara, derin, kaygısız, rahat, Otuziki dişimizle gülmeğe, Doyasıya sevişmeğe,yemeğe... Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri, Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret Ve asıl biz biliriz kederi...
Ahmed Arif
Ahmed Arif
Okul yıllarında, Dostoyevski’nin babası çocuklarına yaptığı gibi zorbalık ettiği serfler tarafından öldürülür. Fyodor Mihayloviç bu ölümün kendisini rahatlattığı, dolayısıyla da cinayetin bir parçası olduğu düşüncesiyle, derin bir kaygıya gömülür ve bu korkunç anıyı belleğinden atmak için elinden gelen her şeyi yapar.
Sayfa 53
Reklam
Elbette, dairede en küçüğünden en büyüğüne kadar herkesten nefret ediyordum. Hepsini küçümsüyordum, ama öte yandan sanki korkuyordum da onlardan. Bazılarını kimi zaman kendimden yüksek gördüğüm bile oluyordu. Aynı anda oluyordu bu: Onları hem küçümsüyor hem kendimden üstün görüyordum. Kafası çalışan, aklı başında bir insan kendine karşı sınırsız derecede titiz değilse, kimi zaman da kendini nefret edercesine küçümsemiyorsa gururlu değildir.
Sayfa 54
“Piyano çalmayı çok isterdim," dedi donuk bir sesle. "Şimdi piyanoya oturur, kelimelerle ifade etmekte güçlük çektiğim bütün duygularımı, acılarımı tuşlara dökerdim. Bazen şiddetli, bazen yavaş basardım onlara. Kim bilir ne ince ayrıntıları vardır o dokunuşların? Kelimeleri daha önce öyle kötü yerlerde kullanıyoruz ki, kirletir diye korkuyoruz duygularıma dokunursa. Seslerin başka türlü bir dokunulmazlığı var.”
Genç Dostoyevski’nin, kadınlar karşısında bir salonda çok ünlü bir Petersburg güzeliyle tanıştığı gün düşüp bayılacak kadar, ne yapacağını şaşırdığını biliyoruz. Ama bu şaşkınlığı yüzünden, belki de çok kısıtlı olan duygusal yaşamına ilişkin neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz.
Sayfa 15
“Ben evlendikten sonra gene dost, kardeşten daha yakın iki dost olacağız. Sizi hemen hemen onun kadar seveceğim....” 
Sayfa 69
''Dışın nasıl görünüyorsa için de öyle olsun, yahut, daha da yalın söylenmesini istersen: .'' Kendinizi herkese olduğunuz yahut olabileceğinizden farklı olmamış olduğunuz gibi gösterecek olan durumunuzdan farklı değilmiş gibi göstermeyeceğiniz sanısına kapılmayın.'
Sayfa 82
Reklam
'’Bundan alınacak ders de şudur, dünyayı yürüten güç sevgidir, sevgi!'' Alice ''Birisi de herkesin kendi işine bakmasıdır, demişti'' diye mırıldandı. Düşes sivri çenesini Alice'in omuzuna büsbütün batırarak ''Eh, bu da hemen hemen aynı şey demektir''
Sayfa 81
"Cehalet mutluluktur demişti ya Sokrates. Yeni anladım ne demek istediğini. Bazen bilmek, haber almak kaygıyı artırmaktan başka bir işe yaramıyor. Bazen bilmek, hayal kurmaya bile engel."
Ali Lidar
Ali Lidar
3.090 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.