Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hayalimde şöyle düşünürüm. Bir gün benim mezarım da tenha bir yerde kimsesiz kalacak. Gece yarısı tanımadığım mezarlar arasında yapayalnız kalacağım. Gündüz girmeye ürperdiğim mezarlıkta gece yalnız yatacağım. Aman Allah'ım!.. Ne müthiş bir olay!.. Gece de mi? Gündüz de mi? Bedenim çürüdü mü? Çürümedi mi? Anlayamayacağım. Allah'ın razı olduğu amelleri yapmalıyım ki... Ruhum huzur bulsun. Allah celle amellerimden razı olmalı. O halde ihlaslı olmak, Allah'tan başka ilah tanımamak, ilahlık iddia eden keferelere rest çekmek, sünnete sarılıp ibadetlere de çok önem vermek lazım...
140 syf.
10/10 puan verdi
yalnız insanların başucu eseri. dostoyevski bu romanında insanların beyin kıvrımlarında neşter dolaştırıyor diyebiliriz. kulak verin dostoyevski'ye, o insanlık adına tüm gerçekleri söyleme cesaretini gösteriyor. insanlık...hani şu kibrinden geçilmeyen, hani şu her şeyi bildiğini sanan, hani şu sen, ben, bizler, hepimiz... kafası karışık bir
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020127,7bin okunma
Reklam
Bir bilge varmış; ne sorsan cevap verirmiş. Onu çekemeyen biri demiş ki: - Ona öyle bir soru soracağım ki kesinlikle bilemeyecek. Ne soracaksın ? diye sorduklarında ise: - Elimde bir kelebek var. Ölü mü diri mi ? Diye soracağım. Eğer diri derse elimi sıkıp öldüreceğim. Ölü derse de elimi açıp bırakacağım uçup gidecek. Bilgenin yanına gidiyor ve sorusunu soruyor. - Elimdeki kelebek ölü mü diri mi ? diyor. Bilgenin cevabı ise müthiş; - O SENİN ELİNDE! ... / Alıntı /
Can Yücel'in, yıllar önce ODTÜ'de yaptığı bir konuşma. Üç bin kişilik mimarlık amfisi tıklık tıklım dolu, hatta onu dinlemek için ayakta kalan onlarca kişi var... Can yücel konuşmaya şöyle başlar: - Biz hiç bi bok olamadık! Salondakiler bir anda neye uğradıklarını şaşırırlar. Derin bir sessizlik kaplar ortalığı... Salona gelmeden önce 3 bira ve yarım votka içmesine rağmen muhteşem bir konuşma yapar. Hiç şüphesiz bol küfürlü bir konuşma... Söyleşinin soru-cevap kısmında ön sıralarda oturan hanım hanımcık bir kız öğrenci parmak kaldırıp can yücel'e şöyle sorar: - Can bey, bizler şiirlerinizi ve düşüncelerinizi çok beğeniyoruz, size büyük bir saygı duyuyoruz ama konuşmalarınızda çok fazla küfüre ve argoya yer veriyorsunuz, küfürlü konuşmasanız olmaz mı? Can Yücel, önce susar, sonra yavaşça doğrulur, o kocaman ellerini kürsünün üzerine koyup: - Küfür, burjuvazinin ağzında bir lağım çukurudur. Küfür, işçi sınıfının ağzında bir çiçektir! deyince salonda müthiş bir alkış kopar. Sonra tamamen ayağa kalkıp şöyle bitirir konuşmasını: - Arkadaşlar bugün de çok kafa s*ktik!...
Söyleyeceğimiz çok şey var aslında. Ama üşeniyoruz. Ve çok sıkıldık. Önceleri müthiş bir hevesle acılarımızı paylaşacak insan ararken etrafımızda, şimdi kimseler soru sormasın istiyoruz. Sorduklarında ise yakınlık derecesine göre 'hayat' diye cevap verip susuyoruz. Söyleyecek şeyimiz olmadığından değil, söyleyecek çok şeyimiz var aslında ama bugüne kadar anlattıklarımız hiçbir işe yaramadığından konuşmak istemiyoruz. Duyarlılık istemiyoruz, şefkat, acıma, yardım v.s de umurumuzda değil. İstediğimiz tek şey sükunet #Ali Lidar
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
Reklam
29 Kasım'da bir soru sormuştum. Osmanlı İmparatorluğu döneminde basılan eserlerle ilgili olarak bilgi sahibi olanlardan rakamsal bir veri istemiştim. Tam olarak o dönemi kapsamasa da bir kütüphane hakkında bilgi sahibi oldum. Onu paylaşmak istiyorum. Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi... 140 ayrı koleksiyonda yaklaşık 80 bin yazma eser, 70 bin nadir basma eser ile Dünyanın sayılı yazma eser kütüphaneleri arasında sayılan bu kütüphane hakkında yazılanları okudukça heyecanlanmamak mümkün değil... Müthiş bir başvuru kaynağı, geçmişimiz ile övünmek, geleceğe güvenle bakmayı kolaylaştırır... Saygılarımla
352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
(Spoiler içerir. Filmi (1984 yapımı olan) dahildir) Kitabın yarısına gelince filmini de çok merak edip dayanamadım filmini de izledim. Öncelikle yazılması gereken Orwell'in derin bir karakter yaratmada ki müthiş yeteneğidir. Diğerleri bence ondan sonra yazılmalıdır. Winston karakteri başlı başına bir olaydır aslında. Hafızaya kazınan o derin
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019165,2bin okunma
95 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Kısaca, kurgu ve tasvirler karşısında dehşete düştüğümü söylemek istiyorum. İlk 50 sayfasını okuduğumda iyi ki bu kitabı bir an önce almışım dedim. Kitap hakkında ne yazsam yetersiz kalır. Kitabı bitirdikten sonra bile soru işaretleriyle boğuşa bilirsiniz ama sonundaki açıklayıcı bilgi beyninizi rahatlatacaktır. Gerçeküstü söylem ve inanılmaz
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,1bin okunma
Onu güneşin tepeye çıktığı, bulutların dinlenmeye çekildiği ve yerini açık bir havaya bıraktığı sıradan birgün de görmüştüm.- Evet, nerdeyse her günü aynı olan sıradan gunlerimden bir zamandı ve yine yüzümde dünyanın tüm dertlerine sahipmişim gibi bir mutsuzluk, bir hoşnutsuzluk ve tükenmişlik hakimdi-Güneşin odak noktasında ki bu yüz, bana soru
Reklam
sakird
üniversitede huzur bulduğum yer bir cemaat oldu. İslami cemaatleri duymuşsundur, her üniversitede olduğu gibi bizimkinde de muthis bir yapilanmalari vardi. Hepsi birbirinden ilginc uc yıl gecirdim orada. İlk basta hersey harikaydı, son durağa geldiğimi sanmistim. Huzurlu,iyi insanlardan kurulu bir toplum. Kimse kimseyi kirmiyordu, herkes neyi neden yaptigini biliyordu ve hepsinden önemlisi olumun bile bir anlamı vardi. Duygularım ciddiye aliniyordu, incitilmiyordum. kendimi eskisi kadar yalniz hissetmiyordum, o insanların arasında. İdeallerden, hayallerden konuşabiliyordum,daha güzel bir dunya umudundan. Ama buyunun bozulması uzun sürmedi. Sadece birkaç basit soru, cevap bulmayan ve sorulmasından bile rahatsız olunan. Tum bu görkemli yapı aslında iskambil kagitlarindan kurulmuştu. Ancak hiç rüzgar estirmezsen ayakta durabiliyordu. Beynini kilitlersen , inancın temel dayanaklarini asla sorgulamazsan, dusunmek yerine kabul etmeyi icine sindirebilirsen. Ben sindiremedim. Soruları sordum ve kagitlar yikildi.
88 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Aylak Köpek; Bütün sorunların içerisinde en büyüğü insanlarla uğraşmak! Kafka’nın şu meşhur sözünü hemen hemen hepimiz biliriz; “Edebiyat içimizdeki donmuş denizin buzullarını kıracak bir baltadır.” Bu söz, bu sıkıntılı zamanlarda edebiyatın insanın yaşamındaki yerini -ya da olması gereken yerini demem daha doğru olacak- bir kere daha bizlere
Aylak Köpek
Aylak KöpekSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 20212,736 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.