Kûy-i Yâr’da Bir Mûrg
Şubat Ayı Öykü Etkinligi (Tema: Yeni Hayat) İnsanlar uzaklaşıyor gözlerimden, yüreğimden, derimden, içimden... Ruhumda yalnızlıkların türküsünü söylüyor; üşüten, ürperten rüzgarlar. Yalnızlıklar boy boy, çeşit çeşit yanı başımda. Bir tek onlar terk etmiyor benliğimi… Aynı yöne giden gemilerimiz ne çoktu tanıştığımızda. Aşkla dolu, hayaller,
Korkularım Var.
Korkuyor muyum? Stresli miyim? İnsanların stres olarak tabir ettikleri olay gerçekten var mıdır? Bilimsel olarak stres var. Ancak stres oluşturan da insanın kendi düşünceleri değil midir? İnsan parası bittiğinde, sevdiği insandan ayrıldığında, ölüm korkusu yaşadığında strese girer. Strese girmek insanın olgun düşünmesini engelliyor. Bunun için her zora düşüldüğünde strese girmek yerine bunun çözüm yollarını düşünmemiz gerekmez mi? Nasıl bardak kırıldı diye su içmekten vazgeçmiyorsak, sütten ağzımız yandığında yoğurdu üfleyerek yemek daha mantıklıdır. Senin hayatına dokunan kişiler, olaylar vs. bir gün ortadan kaybolabilir. Çok sevdiğin ailen vefat edebilir, kedin ölebilir ve sen işinden olabilirsin. Ama oturup stres yapmak yerine bunun çözüm yollarına başvurursun. Acaba o stres dediğimiz şey korku olmasın. Aslında tabi bu benim şahsi fikrim ama stres değil korku bu! Sivilce neden çıkar? Stresten. İnsan neden stres yapar? Korkudan. O zaman stresin asıl nedeni korkularımız diyebilir miyiz? Peki, insan neden korkar? Bilmediği şeylerden korkar. O zaman bilgi güçtür. Aslında bütün sorunları stresleri ortadan kaldırmak için biraz da hayatın içinde yaşamak gerekir. Film izlemek, kitap okumak ve en önemlisi çam ağacı dikmek ve hayvan beslemek. Yağmurda çam ağacı suladığınızda müthiş bir kokusu vardır. İnsanlar küçük şeylerden mutlu olmasını bilirse korkularından ve streslerinden uzak durur. Tabi her şey güzel hoş. İnsanların ailevi durumları, Ekonomik sıkıntıları bunlara müsaade etmeyebiliyor. Korkmaktan çok korkularınla yüzleşmek en mantıklısı galiba…
Reklam
Müthiş korkularım var benim...
Korkuyorum... Korkuyorumm.... Korkuyorummm... Korkuyorummmm...
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye