Fakat nedir bu reel diyalektik?
Reel diyalektik, bir şeyin nasıl olması gerektiğine ve nasıl ola­cağına ilişkin hiçbir şeyin a priori hesap edilemeyeceği anlamına gelmektedir. Bilebileceğimiz tek şey, oluşmakta olanın yönüdür. Daima somut olan problem ise, ancak bir sonraki adımda tespit edi­lebilir. Buradaki politik düşüncenin görevi, mutlak bir doğruluk tablosu çizmek ve daha sonra da gerçekliğin duvarlarına tarihsel ol­mayan bir saldırıda bulunmak değildir. Komünist teori de dahil ol­mak üzere tüm teoriler, oluşmakta olanın işlevidir. Teori-pratik ara­sındaki diyalektik ilişki, ilk başta teorinin -toplumsal bir iradeci içtepiden hareketle- durumu aydınlatmasından ibarettir. Ve ger­çeklik, daha bu şekilde aydınlatılmış bir durum çerçevesinde ey­lemde bulunduğumuz andan itibaren değişmekledir; bununla bir­likte de yeni bir teorinin meydana geldiği bu gerçeklikteki konumu­muz değişir. Demek ki sıralama şu şekilde olmaktadır: 1. Her teori, gerçekliğin bir işlevidir, 2. Her teori, belli eylemlere yol açar. 3. Eylemde bulunmak, gerçekliği değişime uğratır ya da -başarılı ola­mıyorsa eğer- bir önceki teorinin revizyonuna-zorlar. Eylemde bu­lunmaktan dolayı değişime uğramış reel koşullar sonucu ise yeni bir teori meydana gelmektedir.
Sayfa 132 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okuyor
Mutlak gerçeklik yoktur; eğilmez, bükülmez, ezeli ve ebedi diye bir şey yoktur.
Reklam
Her düşünce ürünü bilgi değeri taşımaz: bilgiyi doğrulanmış düşünce diye görmek doğru olur. Bilgi doğrulardan oluşur ve her doğru gerçekliğin bilinçteki bir yansısıdır. Her gerçeklik bilinçte doğru’ya dönüşür ya da doğru olarak görünür. Gerçek bilgi doğrulanmış bilgidir. Doğrulanmışlık bilgiye mutlaklık kazandırmaz. Bilgi her zaman görelidir. Mutlak ancak bir inanç nesnesi olabilir, buna göre mutlak’ın bilgisi yoktur.
Sayfa 9 - Bulut Yayınları
VAR MI SİZİN DE BÖYLE CİNNETLERİNİZ? “Deliler ile benim aramdaki tek fark, onların bunu kabullenmemesidir. Oysa ben biliyorum deli olduğumu.” diyor, sürrealist ressam Salvador Dali. Dünyanın büyük çoğunluğu onun deli olduğuna, geri kalanıysa dahi olduğuna inanıyor. Hem deli olmak, dahi olmaya engel mi? Ya da tam tersi; dehalar da bir gün
HK
Ramazan gitti Kuran ayı olan ramazan ayını geride bıraktık Ramazan ayını oruc yardımlaşma gibi başlıklarda işledi dini paylaşım yapanlar Ama kuran ayı olarak işleyeni bulmak zor Kuran ayı olması da hatim okumaları olarak anlaşılıyor Bunu da aşanlar meal tefsir okumaları yapıyor
HK
İkâmetissalâh Neydi Rabbul alemin olan Allah ile bağ kurmaktı Bu bağ üzerinden kişi ne edinir Veri(bilgi) Vahiyde
Reklam
·
Puan vermedi
#PatrickSüskind #Koku 250 sy #CanYayınları “Koku belki de en şiirsel histir. Anıları uyandırır, tanımlama ister, hiç olmadık şeyleri çağrıştırır, güzellik yayar, tiksindirir, kendine bağlar ya da uzaklaştırır” diyen Patrick Süskind ; Altını çizerekte ekliyor , "Gücü elindeydi. Elinde tuttu. Paranın gücünden, terörün gücünden ya
Koku
KokuPatrick Süskind · Can Yayınları · 201821,8bin okunma
Gözler onu idrak edemez ama O, [tüm] gözleri idrak eder.
Her şeyi ihata eden mutlak gerçeklik yalnızca Tanrı’nın kendisidir. O, her şeyi kapsayan el-Muhit’tir.
"Okyanus mavi değil. Gözlerimiz onu mavi görüyor çünkü mavi ışık spektrumdaki diğer dalgalardan daha iyi dağılıyor. Bu da okyanusun mavi gözükmesine sebep oluyor. Gerçeklikle ilgili asıl sıkıntı bu. Çünkü algılarımın bana ihanet edebileceğini biliyorum. Mantığım beni yanlış kararlar almaya itebilir, hafızam bana oyunlar oynayabilir. Mutlak gerçekliği de deneyimleyemiyorum. Sen okyanusa bakıp mavi görüyorsun ama köpeğin biri okyanusa bakınca onu siyah olarak görüyor çünkü renk körü. İkinizin de asıl gerçeklikten haberiniz yok. Sadece subjektif gerçeklik var elinizde
148 syf.
·
Puan vermedi
Zaten pek çok kez, yaşamımızdaki bir şeyin kaderimiz olduğunu anlayamadan, olan biteni kaçırılmaz bir gerçeklik olarak kabullenmiyor muyduk? s.87. Romanyalı Yiyen Yamyam Dimitris Sotakis. Tutkularimiz bizim cennetimiz mi yoksa cehennemiz mi?. Tutkularimiz bize nereye sürükler? Bu sorular uzerinden bir metin yazmis Sotakis. Hic gormedigi Romanya'ya asik bir adam Zerin. Yasaminin her alani bu askla dolu. Bir gun yasadigi sehre Romanyali bir ailenin taşınmasıyla Zerin'in yasami bastan sona degisir. Ekonomik gucu yerinde Zerin, bu tutkusunun pesinden giderken neler yapmaz ki? Kapitalin gucu nelere yetmez ki. ? Okudukca sasirtiyor okuyucuyu Sotakis. Iyilik yaparken kotuluk mu yapiyoruz ya da iyilik altinda yatan kotulugun farkinda miyiz ? Mutlak iyilik , mutlak kotuluk var mi? Yoksa bu sinirlar biraz flu renk mi?Para her seye care mi? Bu sorulari da sorguluyor metin. Okudukca sasirtiyor sizi Sotakis. Insan tutkularini iyilik maskesine altina sokarsa ortaya nasil sonuclar cikar. Bunu dusunduruyor metin. Okurken aklima iyilik ve iyi olma kavraminin sorgulandigi Dogville filmi geldi. Sotakis'in beynine , uslubuna hayran oldum . Okuyunuz efendim. Iyi okumalar.
Romanyalıyı Yiyen Yamyam
Romanyalıyı Yiyen YamyamDimitris Sotakis · Dedidolu Yayınevi · 201937 okunma
Reklam
"Mutlak bir gerçeklik vardır ki 'İyiler, daha doğrusu bize iyi olarak sunulan karakterler, daima kazanır.' Bu da en büyük ödüldür. Bu çizgi filmlerde kazanma ile biten mutlu son esastır. Çizgi filmler demiş olsam da aslında bu durum tüm çizgi filmler için geçerli değil. Daha çok Batı tarzı çizgi roman ve çizgi filmlerde durum böyledir. Doğu'da hep mutlu son olacak, hep ana kahraman kazanacak diye bir kural yoktur. Çocuklar için yapılan animelerde bile kahraman kaybedebilir, hatta ölebilir. Bu içinden çıktığı toplumun etkisiyle böyledir. Tarihleri boyunca içinde yer aldıkları savaşlar, sık sık maruz kaldıkları doğal afetler, iyileri kayırıp kötüleri yok etmez. Yıkım herkes içindir."
Sayfa 126Kitabı okudu
Yargılamayı reddeden insan, aynı fikirdeyim diyemeyen ama farklı fikirdeyim de diyemeyen insan, mutlak diye bir şey yoktur deyip kendini sorumluluklardan kurtardığını sanan insan bugün dünyada dökülen tüm kanın gerçek sorumlusudur. Gerçeklik bir mutlaktır, varoluş bir mutlaktır, bir toz zerresi de mutlaktır... Aynı şekilde insan hayatı da mutlaktır. Yaşayacak veya ölecek olmanız da mutlaktır. Bir dilim ekmeğiniz olup olmayacağı da mutlaktır. O ekmeği kendiniz mi yiyeceksiniz, yoksa bir yağ­macının midesine girişini mi seyredeceksiniz, o da.
Sayfa 531 - Pegasus Yayınları
Biz mevcudu temaşa ediyoruz ve mevcutla karşı karşıya kalıyoruz ama mevcudu dayandıracağımız zemin ne? Gerçeklik tartışmasına dönecek olursak; biz bütün bunları birer seviye olarak düşünüp de nihaî bir zemin olarak vücudu aldığımızda o vücuda mutlak gerçeklik diyebiliriz. Diğerlerinin tamamını o gerçekliğin fiillerine dönüştürebiliriz. Çünkü Mâturīdi gibi bazı kelamcılar bütün evrenin araz olduğunu söylediler. Nitekim kelama içkin olan kavrayış, evrenin fiil olmasıdır. Burada kendinden menkul bir gerçeklik bulmak imkânsız. Hudûs kavramının da aslında nirengi noktası, gördüğümüz ve değişimini anlayabileceğimiz hiçbir şeyin kendinden menkul bir gerçekliğe sahip olmamasıdır.
Ömer TürkerKitabı okudu
Hayatın Anlamı
4.Kısım Insan kendi kaderini kendisi mi çizer? Wittgenstein'ın diyebileceği gibi, "hayat" sözcü- ğünü tıpkı "domates" sözcüğü gibi tekil halde üreten dilbilgimiz tarafından büyülenmiyor muyuz? Dilimizin belki de yalnızca do- ğası gereği şeyleştirmesi nedeniyle bir "hayat" sözcüğümüz var. Öz',
1.391 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.