Hep yazdım ve yazdıklarımı hiç silmedim. Yazmak benim için hayatın verdiği en büyük nimetti. O yüzden içimden gelen şeyleri hiçbir zaman silmedim , onlara ihanet etmek istemedim. Böyle karmaşık vefa duygularına sahip bir adamdım. Yazmak benim için kusursuz olmak değildi. Aksine , kusurların çıkması hoşuma gidiyordu. Süregelen hayatın içinde mutlaka hatalar yapılırdı ve o hatalar çoğu kez düzeltilemezdi. Ben yazarken yaptığım hataları düzeltmedim. Onları öylece bıraktım. Ben onlara karışmadıkça onlar da bana karışmadı. Sürekli bir şeyler döküldü parmaklarımdan ve bu hayata daha güçlü tutunmamı sağladı.
"Bu ülke hassas insanlardan geçilmiyordu. Bu hassas insanlar, her türlü değerlerimize yönelik saldırı ve hakaretten sık sık rahatsız olurlardı. Hepsinin de mutlaka bir kutsalı olurdu. Bu ülkede o kadar çok kutsal vardı ki, insanı insan yapan o sıradan değerlere pek yer kalmıyordu.O zaman da hayat hakikatini kaybediyordu. Ama gel de bunu anlat..."
Sayfa 167 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sadece Aptallar 8 Saat Uyur
Dünyada 6 milyar insan yok aslında. Topu topu üç kişi var. Bunların bilhassa uykuya ilişkin tavırlarından bahsedeceğim şimdi sana. Eğer detaylı anlatmaya kalkarsam ömrün yetmez... Toplam üç kişisiniz dünyada ve sen mutlaka bu üç kişiden birisin!.. Birincisi: Bilge olan insan. Eser bırakmadan gitmemeye yemin eden çılgın... O verdiği sözü
Sayfa 240 - Kashna Kitap AğacıKitabı okudu
- Bana sonuncu, en üst, en büyük sayıyı söyle. + Bu çok saçma. Bir kere sayıların sayısı sonsuzdur, sen hangi sonuncuyu istiyorsun? - Peki sen hangi son devrimi istiyorsun? Sonuncu diye bir şey yok, devrimler sonsuzdur. Son devrim çocuklar içindi: çocuklar sonsuzluktan korkar, çocukların geceleri rahat uyuyabilmeleri için gerekli olan ise... + Tüm bunların anlamı ne? Eğer herkes mutluysa, bunların anlamı ne? - Diyelim ki... Tamam, senin dediğin gibi olsun. Peki ya sonra? + Komik! Kesinlikle çocukların soracağı bir soru. Çocuklara bir şeyi sonuna kadar anlat, yine de "peki sonra", "peki neden" diye sorarlar. - Çocuklar biricik cesur filozoflardır. Cesur filozoflar da mutlaka çocuktur. Tam da böyle, çocuklar gibi, her zamanki ve gerekli soru "bundan sonra ne olacak?" sorusudur. + Sonra hiçbir şey olmayacak! Nokta. Tüm kainatta, eşit bir biçimde ve her yere dökülmüş... - demek öyle: eşit biçimde ve her yerde! İşte entropi burada, psikolojik entropi. Senin gibi bir matematikçi nasıl olur da farklılığın, sadece derece farklılıklarının, sadece sıcaklık kontrastlarının sadece onların yaşamında olduğunu anlamaz. Eğer her yerde ve tüm kainatta vücut aynı sıcaklıkta veya aynı soğuklukta olsaydı... Ateş, patlama, cehennem olması için birbirlerine çarptırmak lazım. Ve biz çarpıştıracağız.
Sayfa 180 - İthaki Yayınları
Harf inkılabı
Harf inkılabı 1928’de ilan olundu. Atatürk, bir iki seneden beri bunu düşünüyordu. Vakit vakit bana açmıştı. Ben önce buna mukavemet ettim. Başından beri benim söylediğim “Enver Paşa harp ilan edilmeden böyle bir şeye teşebbüs etmişti.; sonra muharebenin ilanı üzerine kaldırıldı. Tekrar eski hale döndük. Yine öyle olacak”. Çünkü bu
Bu ülke hassas insanlardan geçilmiyordu. Bu hassas insanlar, her türlü değerlerimize yönelik saldın ve hakaretten sık sık rahatsız olurlardı. Hepsinin de mutlaka bir kutsalı olurdu. Bu ülkede o kadar çok kutsal vardı ki, insanı insan yapan o sıradan değerlere pek yer kalmıyordu. O zaman da huyat hakikatini kaybediyordu. Ama gel de bunu anlat...
Sayfa 131 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Geri116
169 öğeden 161 ile 169 arasındakiler gösteriliyor.