Çeviri, öyle zor bir yolculuk ki yolunu kaybettiğinde sözcüklerin yakası bırakmaz, duyguların içinde yazanın iç sesini verebilmek ustalık ister... Max Jacob'un: "Biz şairler, sözcükleri tek tek yaşarız ama diğer insanların buna vakitleri yoktur." tümcesinin farkındalığında çevirmenlerin işinin zorluğunu bir kez daha anlarım.
En sevdiğim çeviriler arasında Orhan Veli'nin Aragon'dan Elsa'nın Gözleri, Melih Cevdet'in Allen Poe'dan Annabel Lee şiiri...
Çeviri deryasında yıllarını şiire adamış bir yüreğe, ilk ve son kez Yaşar Kemal'in vedasında karşılaştım, ayaküstü : "Şiir atlaslarınızla şiir dünyamı genişlettiniz, her şey için teşekkürler!" ifadesinden sonra yanağımdan öptü mutluluk içinde beni. Cevat Çapan'lar nadir, şiirden uzaklaşıldı dünya diye sitem ederken Dante'ye yoğunlaştığım günler içindeydim. Çok sevdiğim Faik hocamın da hüznü hep içimdeydi Ara-lık hep zordu... Yüreğimde kardeşim saydığım Dante'nin bir tümcesine iki farklı çevirmenin anlamı ustalıkla verdiği dizeleri birkaç defa okudum:
*Kederin en büyüğüdür, mutlu zamanları hatırlamak ıstırabın içinde... (Dante)
*Mutlu günleri anmak acılı günlerde, inan ki acıların en büyüğü...(Dante)
"haydi söyle, ruhun neyin özlemini çekmekte?"
Çeviri, Dante ve ben (Adem Öner)