Ya gelip geçici ve sıradan şeylerle mutlu olacaksın, çocuk sahibi olmak
gibi ... veya uzun soluklu şeylerle ve "makul" kabul edilmeyecek şeylerle: ŞİİR,
sinema, kısaca sanat gibi ... !
büyünce mutlu olmak isteyeceksin. Şuanda mutluluğu düşünmüyorsun ve tam da bu nedenle mutlusun. Düşününce, mutlu olmak isteyince, mutlu olamazsın. Sonsuza dek. Mutlu olma arzun ne kadar güçlüyse, o denli mutsuz olacaksın.
Küçük Prens gezegeninden kaçarken, göç yolundaki yabanıl bir
kuş sürüsünden yararlanmış olmalıydı.
Gideceği sabah, gezegenini iyice derleyip toplamıştı.
Etkin volkanların bacalarını özenle temizlemişti.
Tam iki tane etkin volkanı vardı ve bu sayede sabah kahvaltısını
kolayca ısıta biliyordu.
Bir de sönmüş volkanı vardı. Ama, “Ne olur
İşte o sırada bir tilki çıkıverdi ortaya.
“Günaydın” dedi tilki.
“Günaydın” dedi küçük prens kibarca. Ama etrafına baktığında kimseyi göremedi.
“Buradayım! Elma ağacının altında.”
“Sen kimsin? Çok güzel görünüyorsun.”
“Ben bir tilkiyim.”
“Gel, birlikte oynayalım. Öyle mutsuzum ki” dedi küçük prens.
“Seninle oynayamam” dedi tilki, “ ben
“Elveda,” dedi çiçeğine. Çiçekten bir karşılık gelmedi. “Elveda,” dedi bir kez daha. Çiçek öksürdü, ama soğuk aldığından değildi öksürük. “Saçmaladım,” dedi sonunda küçük prense. “Bağışla beni, mutlu olmaya çalış… “Küçük prens çiçeğinin ona sitem etmemesine şaşırmış, elinde cam fanusla kalakalmıştı. Bu sessiz tatlılığı anlayamıyordu. "Tabii, seni çok seviyorum.” diye konuştu çiçek. “Bunu şimdiye dek sana belirtmemiş olmam benim hatam. Aslında bu da önemli değil. Ama sen… Sen de benim kadar aptalca davrandın. Mutlu olmaya çalış… Fanusu da istemem. "Ama rüzgâr… Soğuk algınlığım o kadar kötü değil. Gecenin serinliği iyi gelir bana. Çiçeğim ben.”. “Ya hayvanlar? Kelebeklerle tanışmak istiyorsam, bir iki tırtıla katlanmayı öğrenmek zorundayım. Çok güzel olmalılar. Kelebekler de, yani tırtıllar da olmazsa kimle dostluk edeceğim ki?… Sen uzaklarda olacaksın… Büyük hayvanlara gelince… Onlardan korkmuyorum. Pençelerim var benim.” Bunları söyledikten sonra küçük prense dört tanecik dikenini gösterdi. Sonra da, “Haydi sallanma. Gitmeye karar vermiştin. Git!” dedi.