Günün sonunda, kendinle baş başa kalmaktan kaçamıyordun. Öyle günlerden biriydi. Ne zaman bir gün, gerçek anlamda güzel ya da gerçek anlamda "bir gün" gibi geçse, aklıma onun mavi gözleri gelir, vicdanımla baş başa kalırdım.
Böyle zamanlarda hissettiklerimden ya da vicdanımdan kaçmamayı öğrenmiştim. Herkesin dünyada bir kez birine karşı,
Merhaba sevgili kitapseverler
İvan İlyiç'in Ölümü, bir insanın adım adım ölüme nasıl gittiğini gözler önüne seriyor.
Kitap İvan İlyiç'in öldüğü günle başlıyor. Sonrasında başa dönüyor ve hayatı boyunca mesleği için, hayatını iyi ve mutlu yaşamak için, saygın biri olmak için ne mücadeleler verdiğini anlatıyor. İşini, evliliğini ve arkadaşlarını okuyoruz. Hastalandıktan sonra ne mücadeleler verdiğini görüyoruz. En sonunda da adım adım ölüme nasıl yaklaştığını görüyor, her adımı nasıl hissettiğine şahit oluyoruz. Buram buram ölüm kokan bir kitap. Oldukça akıcıydı. Ben severek okudum.
Bu kitabı okuyunca hayattaki çabalarımızın hayatımızın sonunda nasıl da anlamsızlaşacağını, sağlığımızı kaybedince yıllarca emek verdiğimiz, heves ettiğimiz birçok şeyin nasıl da bomboş olacağını bir kez daha anlıyoruz.
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202245.5k okunma
Miniminnacık bir bebekken nasıl da mükemmeldiniz. Bebekler kusursuz
olmak için hiçbir şey yapmak zorunda değiller. Zaten mükemmeller ve bunu
biliyormuş gibi davranırlar. Evrenin merkezi olduklarını bilirler. İsteklerini
talep etmekten çekinmezler. Duygularını özgürce ifade ederler. Bir bebek
kızgın olduğunda bilirsiniz, hatta tüm komşular bilir. Mutlu oldukları
zamanları da bilirsiniz, gülücükleri odayı aydınlatır. Sevgi doludurlar.
Minik bebekler sevgi gösterilmezse ölürler. Ama büyüdükçe sevgisiz
yaşamayı öğreniriz, bebeklerse sevgisizliği asla kabullenmezler.