Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.30
Oldukça güzel bir polisiye roman. Louis adında zengin bir adam, mektup yoluyla evleneceği kadını bulur ve gelmesini bekler. Ancak gelen kadın gönderdiği resimdekinden çok farklıdır. Yine de evlenen Louis, bir süre sonra kandırıldığını ve parasının çalındığını anlar. Bir dedektif tutar ve en sonunda kendisi bulur. Ancak kadın onu sevdiğine ikna eder ve Louis yoluna taş koyan dedektifi öldürür. Acaba kadın Louis'i gerçekten seviyor mudur ve sonsuza kadar mutlu olabilecekler midir? Soluksuz okunan bir roman.
Zehirli Sular , ilk kitap olan Karanlık Sular'a göre daha fazla beğendiğim bir kitap oldu.Öncelikle kapağı orijinal kapak ve oldukça etkileyici.
Ana karakter Cassandra ve nişanlısı Luca ile mutlu mutlu yaşarken Luca'nın hapse atılmasıyla her şey bozuluyor , Cass için , ve nişanlısını çıkarmak için Floransa'ya gidiyor ve kendini Sonsuz Gül adında bir grubun içinde buluyor.Bu "tarikat" kendilerine o dönem bulanmayan bir beşinci vücut sıvısı buluyorlar ve sonsuza kadar yaşamak istiyorlar.Cass da sevgilisini kurtarmaya çalışırken kendini aralarında buluyor.
Benim mantıksız bulduğum birkaç nokta oldu sizlerle de paylaşayım.
Birincisi Cass 16. yüzyılda nasıl bu kadar rahat etrafta dolanabiliyor hem de etrafta vampirler (?) varken.
İkincisi - spoiler - yirmili yaşlarındaki bir kız nasıl nişanlısını zindandan çıkarır?
Üçüncüsü de Falco kızı umursamaz iken Cass neden ısrarla Falco'ya aşık olduğunu söyler.?
Üçüncü kitabı merakla bekliyorum.
Okurken çok duygulandığım bir kitaptı. Yazarın hayat verdiği karakterlerin hepsiyle bütünleştim. Debbıe Macomber'in kalemine hayranım. Üslubu çok etkileyici, renkli, olağanüstü, akıcı ve profesyonel bence. Bu yazarın kitabını okurken, üzüldüğüm kadar da mutlu ve umutlu oluyorum. Debbıe, gerçekten de benzersiz yazarlar arasında! Umarım daha fazla kitabıyla merhaba der biz takipçi okurlarına. Yazara sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Kitap bizim dünyamızdan farklı bir şeyi anlatmıyor maalesef; son zamanlarda moda olan fantastik kitaplardan değil, ya da bir bilim kurgu kitabı! Kitap tam anlamıyla yaşadığımız dünyayı anlatıyor; tüm gerçekliği ve acımasızlığı ile. Aynılarını bizim de çocukluğumuzda yaşadığımız şeyleri anlatıyor!
Kitap iki farklı mahalle çocuklarının oyun oynadıkları arazi parçası için birbirleriyle savaşmalarını anlatıyor; yani bir “mahalle kavgasını” ! Ama büyüklerinin yaptıkları savaşlar gibi, çocukların savaşı da trajik bir olaydır ve hangi şekilde biterse bitsin bir savaş ‘mutlu sonla’ bitmez! Kazandığımızı zannetsek de aslında kaybettiğimiz şeyler zaferimizi gölgede bırakır. Savaş alanında kazanan da kaybeden de birdir; öyleyse savaşmak niye, sonunda uğruna savaştığımız toprak parçasından başkaları kazanç sağlayacaksa!
Pal Sokağı Çocukları, adından da anlaşılacağı gibi bir çocuk kitabı; ama çocuk kitabı deyip geçmeyin, yüzyılın en iyi çocuk kitabı! Sizi fantastik bir dünyaya değil, her şeyiyle gerçek bir dünyaya götürecek ve burada arkadaşlığın o gerçek ve sonsuz duygusunu yaşayacaksınız; kavgalara ve ihanetlere şahit olacaksınız; ölümü ve kaybetmeyi yaşayacaksınız ve sonunda göz yaşlarınıza hakim olamayacaksınız!
336 syf.
·
Not rated
Kitap Nietzsche’nin Ebedi Dönüş düşüncesinden yola çıkarak yaşamlarımızın her saniyesinin sonsuz kere yinelenmesinin insan için yüklerin en ağırı olduğunu, Parmenides’in oluşturduğu olumlu -olumsuz kavram karşıtlarından biri olan ağırlık-hafiflik karşıtının hangisinin olumlu olumsuz olduğunu sorgulayarak başlıyor.
Yaşamımızda yüklerimiz bizi ağırlaştırıp yere yapıştırdığında mı gerçek yaşamımızı yakalayıp mutlu oluruz veya yüklerimizden kurtulup hafifleyip göğe yükselip özgürleştiğimizde mi?
Yazar bu ikilemden yola çıkarak Çekoslovakya’nın Prag kentinde birçok tesadüfler sonucu karşılaşan Tomaz ve Tereza’la, Sabina, Frank, Karenin karakterlerinin her birini bölümler halinde vererek onların iç dünyalarını okuyucuya aktarıyor.
Olaylar Çekoslovakya'da Komünist Parti’nin iktidar olduğu dönemde geçiyor, komünist yönetimin bir Sovyet ‘kitsch’e -Kitsch kavramı 6. bölümde ele alınmış okurken en zorlandığım beni yavaşlatan bölümdü, bu Almanca kavramın Türkçe’de net bir karşılığı yok, ben sahte kavramıyla özdeşleştirdim – dönüşmesi eleştirisi, kadın erkek, aile ilişkileri, aşk, hayvan sevgisi, baskılara göğüs gerip ben olabilme mücadelesi anlatılıyor.
Ağırlık mı hafiflik mi derseniz hangisinin bizi mutlu ettiğine bağlı.
Tarihi romantik kitaplar türünde favori yazarım Judith Mcnaught’tır. Aynı türde yazan Julia Quinn’den okuduğum ikinci kitap Sonsuz Sevgilerimle oldu (Birincisi Cennet Gibi kitabıydı).
Kitapta mektuplaşmayla başlayan bir aşk hikâyesi anlatılıyor. Bu bana günümüzde sosyal medyadan tanışıp âşık olan çiftleri hatırlattı.
Ben kitabı çok sevdim ama kitapla ilgili yazabileceğim çok bir şey yok. Bu türü seven biri zaten alıp okuyacaktır. Eğer bu tarz kitapları seviyorsanız Julia Quinn’in kitaplarını tavsiye ederim. Ben şimdi yazarın bütün kitaplarını toplamaya çalışıyorum. Ayda birkaç tane okuyarak kendimi mutlu etmeyi düşünüyorum.
Müzikli bir kitap olan Bi Dünya Mutluluk kitabi ismiyle bile insanda mutluluk hormonu salgılıyor hiç abartısız! Kitabın adının yanı sıra dinlendirici müziği ve kitabın içindeki öykülerin yaşanmış olması da beni derinden etkiledi diyebilirim. Kitaba başladığınız ilk sayfadan itibaren hayatınız değişmeye başlıyor. Her şeyden önemlisi de bu kitap sayesinde farklı farklı öyküler ile mutlu insanlar tanıyıp, kitap bitene kadar yüzünüzdeki tebessümleri isteseniz bile silemiyorsunuz. Bi Dünya Mutluluk kitabı sayesinde çeşitli yollardan mutluluğun anahtarına nasıl ulaşabileceğimi öğrendim. Kitaptaki mutlu insanlar tabi ki de yaşamları boyu mutlu değillerdi. Onlar sadece yaşadıkları hayata pozitif baktılar, gülümsediler, kendilerine güvendiler, şükrettiler, geçmişe değil geleceğe baktılar ve sonuç olarak da Bi Dünya Mutlulukla karşılaştılar. Kitapta emeği geçen başta bu benzersiz kitabın yazarı olan Will Bowen'e, daha sonra Novella Yayınevine sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Bu yıl okuduğum en etkileyici kitaptı. Hayatıma yön vermemi sağlayan bu kitabı herkes okumalı! Karakterlerimizin hüzünlü yaşamlarını nasıl mutluluğa çevirdiklerine siz de şahit olun ve hayatınız değişsin.
Benim gibi macera seven biri için durağan ama genede güzel bir kitaptı. Konusuna gelirsek; Andrew hastalığını tamamen atlatmış sayılırken, Camryn'da bizi güzel bir haberle karşılayarak kitap başlıyor. Andrew'i Camryn üstüne düşen ve onun mutlu olması için uğraşan biriyken, Camryn biraz güçsüz ve birazcık sorumsuzdu bana göre. Ama Camryn'de Andrew'e duyduğu aşk, sonsuz güveni harikaydı. Başlarına gelen kötü bir şey sebebiyle mutsuzluğu en derinden yaşayan çiftimiz yine Andrew'in sayesinde ayağa kalkıyor. Andrew, gerçekten harika bir adam. Bu kadar düşünceli, sevgi dolu ve anlayışlı bir eş cidden bulunamaz. Yollardan biraz uzak kalmış olan çiftimiz, mutluluğu yine yollarda bulma düşüncesiyle yollara düşüyorlar. Yazarın ince ince verdiği mesajlar gerçekten çok güzeldi. Hayata bir kez geliyoruz ve bunu monoton, isteksizce ya da isteklerimizi hep geri plana atarak, bahanelerle dolu bir yaşama dönüştürmememiz gerektiğinden bahsediyor. Belli bir süreden sonra geçen zamanlarda görüyoruz ki tek değişen yaşlar... Burada yazar bize isteklerimizin peşinde kaç yaşında olursak olalım gitmemizi öğütlüyor gibi. Sürprizlerde yok değildi bu kitapta. Durağan olması dışında verdiği mesajlarla, güzel bir kitaptı. instagram.com/sena_booklovers
