Aurelius’a göre arzuları kontrol etmek, mutluluğu inşa etmektir. Üzerine sonsuz ve eşsiz bir sevgi de eklendiğinde hayat, zaten amacına ulaşmış bir deneyime dönüşürdü
üç kere üç dokuz eder
bilirsin
birin karesi birdir
kare kökü de
bilirsin
“mutlu aşk yoktur”
bilirsin
ama baharda ya da dışarda
sonsuz göğün altında
aşkın aşkla çarpımı
nedendir bilinmez
garip bir biçimde
hep sonsuzdur
kare kökü de yoktur
Ne zaman kendimizden ödün versek, ne zaman birine sonsuz güvensek, ne zaman ayaklarımız yerden kesilse daha sert düşmedik mi her defasında? O zaman ne gereği var ki yanlızca sevgi vermenin hissettirmenin? Ne gereği var her seferinde kırılacaksak güvenmenin ? O mutlu olsun,o gülsün,onun canı yanmasın,morali bozulmasın diye diye kaybetmedik mi hepimiz ? Peki, bizim canımızın acısı, kalbimizin kırığı kimin umurunda? Aslında bakarsanız kimsenin umrunda değil...Birileri herşeyi yoluna koyuyor,hayatına bakıyor.... Sevgi,emek fedakârlık...Hepsi bizim kendi
kuruntumuz.
Çünkü sevgi,emek,fedakarlık karşılıklı olduğü sürece anlam kazanıyor.Böyle olmayınca sevgimiz gibi dualarımız da, iyi niyetimizde kimsenin umrunda olmuyor.