İmâm Gazâlî’nin İhyâ Hareketi
✿ ✿ ✿
İslâm âlimi, filozof, mutasavvıf, müderris, Hüccetü'l İslâm ve Zeynüddin lakaplarıyla Ebû Hâmid Gazâlî (1058-1111), İslâm düşüncesi ve imanın bütünlüğünü koruma görevini yüklenmiş bir düşünür olarak karşımıza çıkar.
Din araştırmaları dersleri veren Kenneth Garden, on ikinci ve on üçüncü
Fertlerin mutlu olması için bütün bir toplumun mutluluğuna ihtiyaç vardı, aslolan da işte buydu. Meseleye bu açıdan bakınca tek tek insanların hiçbir kıymeti yoktu.
Rougon-Macquart serisi Fransız yazar Emile Zola'nın 23 yılda yazdığı, içinde 'Meyhane', 'Nana', Germinal' gibi çok bilinen romanların da yer aldığı 20 kitaptan oluşan bir seridir. İlk kitap 1871 de, son kitap ise 1893 yılında yayınlanmıştır. Sayfa sayısı ise yayınlayan kitabevine göre değişmekle beraber ortalama 9 bin
Canın çok mu yandı ben yokken?
Yoksa kendimi çok mu önemsedim
aklında yokken..
Yalnızlığınla mı evlendin?
Hani evin bile bendim...
Sözler verdin tutamadığın,
Birer birer tutuyorum sözlerimi,
Hani tutmam için zorladığın.
Haberin olmayacak belki,
Umrunda değilsem heleki...
Ama bil isterim, ama duy isterim;
Cesaretim
"Bir kalbi derinden sarsmak için kader her zaman sillesini vurmaya, güçlü darbesini indirmeye gerek duymaz; aksine kaderin insan hayatına müdahale etmek için duyduğu karşı konulmaz İsteği, sıradan bahanelerle meydana gelen yıkımları körükler. Bu ilk hafif temasa bizler, kendi yetersiz dilimizde "vesile" deriz ve onun küçük görünen etkilerini genelde müthiş bir etki yaratan gücüyle şaşkınlıkla karşılaştırırız. Ancak nasıl ki hastalığın kendini belli etmesi, hastalığın çok küçük bir parçasıysa, gün yüzüne çıkan ve yaşantı olarak nitelendirilebileceğimiz kısmı da insan kaderinin çok küçük bir parçasıdır. Kader daima, dışarıdan ruha temas etmeden çok önce kişinin ruhunda ve bedeninde dolaşmaya başlar. Kendinin farkına varmak, kendini savunmaktır ve çoğu zaman bu boşunadır. Ancak insan bütün bunları fark ettiğinde, zaten artık her şey için geç olmuş demektir." Diye başlıyor kitap.
Salomonsohn adındaki yaşlı adamın ailesi ile gittiği tatilde gecenin bir yarısı geçirdiği bir rahatsızlık ile uyanır. Ve o anda yaşadıklarını sorgulamaya başlar. Bu sorgulama ona etrafında olan biteni daha dikkatli inceletiyor. Ve bütün hayatını aslında kızının, eşininin mutluluğuna ve rahat bir hayat geçirmelerine adamış olduğunun ama ailesinin aslında ona ne kadar yabancı olduğunun farkına vardırıyor, ve o anda hissizleşiyor. Kendisini o hayattan tamamen soyutluyor son zamanlarını babası gibi klisede geçirmeye başlıyor.
Ve sonra... Artık canı yanmıyordu. Fakat yine de içindeki bir şey küle dönüyor ve çürüyordu. Ve yavaş yavaş kalbinin çöküşü başlamıştı.