David Bradshaw'ın sonsözünde de yazdığı gibi Aldous Huxley, ''Vahşi'nin isteklerinden yana mı, şartlandırılmış istikrar idealinden yana mı?'' sorusuna aynen şu şekilde yanıt veriyor; ''İkisinden yana da değil, bence iki ucun arasındaki bir orta hem istemeye değer hem olabilirdir, hem de bizim hedefimiz olmalıdır.'' Elbette hedefimiz bu olmalıdır. Zira istikrar ideali olma olasılığı güç bir sistem iken, Vahşi'nin istekleri de aynı oranda olmazdır. Fakat istememiz gereken şey bu mudur? İşte buna cevabım oldukça çekimser olacak. Çünkü günümüz toplumunun acı verici yanları, mutsuzluğu öylesine artmış ve öylesine hızla artmakta ki, kısa yoldan çıkma isteği içimde büyümekte. Bazı zamanlar insan olmamı sağlayan niteliklerimden vazgeçip (kitapta bunlar bilim, duygular, aile kavramı, güzellik vb. feragatlar oluyor) sadece mutlu olma dürtüsüne, istikrara kaçmak istiyorum.
Bu sebepledir ki Aldous Huxley'nin bu eserini insanoğlunun ''ne yapacağını bilememek'' adlı sorununun bir tablosu olarak görüyorum. Olduğumuz insanlar olmaya devam mı etmeliyiz? Yoksa mutluluk uğruna boyun eğip, benliğimizi sonsuza dek unutmalı mıyız?