Son hapisliği çok zor gelmişti.
Cezaevinden çıktıktan sonra, bir taşra ilçesindeki hele o sürgünlüğü
canına tak demişti. Sürgün süresi dolup da başkente dönünce,
kendisini kentin kalabalığı içinde büsbütün yalnız buldu.
Karısı, daha cezaevindeyken ondan boşanmıştı.
Bu durumda insan ister istemez karamsarlığa düşer,
hele parası, bir
...
Büyük Fransız matematikçisi Blaise Pascal'ın hesabına göre,bu konuda yanlış bir varsayımda bulunmanın cezası devasa ornda olacaktır. Tanrıya inansaniz iyi edersiniz çünkü eğer haklıysanız, sonsuz mutluluk kazanacaksınız,ancak eğer yanılmışsanız zaten birşey değişmeyecektir. Öte yandan, eğer tanrıya inanmazsanız ve yanıldığınız ortaya çıkarsa sonauza kadar lanetlenirsiniz, ama haklıysanız yine birşey değişmeyecektir. Görünüşte karar gün gibi açıktır. Tanrıya inanın.
Ancak iddiayla ilgili belirgin biçimde tuhaf bişey var. İnanmak tedbir olsun diye yapmaya karar verebileceğimiz bir şey değildir. En azından yapmaya karar verebileceğim bir irade eylemi değildir. Kiliseye gitmeye ve İznik Amentuüsünü ezberlemeye karar verebilirim ve bir yığın incil üzerine, içlerindeki her kelimeye inanacağıma yemin edebilirim. Fakat bunların hiçbirisi, gercekten inanmıyorsam inanmamı sağlamaz. Pascal'ın bahsi, sadece tanrıya inanma numarası yapmanın lehine bir kanit olabilir. Ve inandığınızı iddia ettiğiniz tanrı, herseyi bilme gücü olan türden bir tanrı olmasa iyi olur yoksa bu dalaverenizi görecektir.
...
«Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.»
Uvertür
Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük.
*
Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte biçok ileri ulusların
"Ramazan...
Yoksul evlerinde bile geçim sıkıntısının belli edilmediği aydır.
İftar soframızda annemin yaptığı iki türlü reçel ile peynir, zeytin, pide.
Babam, iftar topu patlayınca, iftarlıklardan biriki lokma alır,
sonra hemen cıgaraya sarılır, cıgarasını içtikten sonra
akşam namazını kılar, sonra yeniden oturur sofraya.
Çorba
“Mutluluk hakkında bir fikrim yok” diyor. “Hatta mutluluk diye bişey var mı, ondan da emin değilim. Bence mutluluk bi varsayım. İnsan sadece mutsuzluğu biliyor, bunun karşıtının olması gerektiğini düşünüyor, o yüzden inanıyor mutluluğun varlığına.”