Oldukça iddialı bir tanıtımı var eserin. Bu kitabı okuduktan sonra "Bir kitap okudum," diye düşünmeyeceksiniz. Zira Xu ailesinin yaşadıkları o kadar gerçek ki, tek düşünceniz "Bir hayat yaşadım," olacak.
Öyle bir hayat ki; mutluluk ile hüzün, zenginlik ile yoksulluk, yaşam ile ölüm, dostluk ile düşmanlık, tutunmak ve kopmak iç
Bir kitapla yaşamaya alışmak!
Gittiğin her yere onunla gitmek!
Onunla aynı yağmurda ıslanmak!
O kahramanlarla uyuyup yine onlarla uyanmak!
Ve eser bittiğinde oluşan o derin boşluk!
22 gün olmuş
Anna Karenina serüveni başlayalı. Kitaplarına gözü gibi bakan biri olarak yıllar sonra ilk kez bir kitabı eskittim! Ve şimdi o eskilik bana o kadar huzur ve
-Spoiler İçermez-
Okurken "Ben ne okuyorum şu an? Ben şu an ne okuyorum?? Neyi kaçırıyorum ben bu hikayede???" diye diye sonuna geldiğim, anlamadığımı düşünüp üstüne bir de sitedeki incelemelerini okuduğum, onları da okuduktan sonra ya tekmil okuyucunun bu kitabı anlamadığını ya da bu kitapta cidden anlayacak bir şey olmadığını
Bir ada düşünün ki içinde sadece erkek çocuklar, enkaz halinde bir uçak ve karanlık bir orman bulunuyor..
İnsan doğasının, insan psikolojisinin ne kadar ilginç ve karmaşık bir yapıya sahip olduğunu gösteren bir kitap Sineklerin Tanrısı. Yazar bunu dünyadaki en masum dediğimiz varlıklar üzerinden yani çocuklar üzerinden ele almış. Kitapta sürü
İhlâs Ahlâkı ile Bütünleşen Bir Lider
❊ ❊ ❊
Psikolojinin bireyin zihin yapısını, algılayış biçimini ve bakış açısını ele alarak analizler yaparak elde etmeye çalıştığı verileri bireyin tanımını yapması ve bunu biyografi sınırları dahilinde yapması “psikobiyografi” kavramını ortaya çıkarttı. Psikobiyografi ile zihin haritası
Hiç düşündünüz mü? 500 yıl sonra nasıl bir dünya olacak, insanlar nasıl bi düzenle yönetilecek ve yaşayacak? Bildiğimiz dünya düzeni birşekilde yıkılır ve yeni bir dünya düzeni kurulur. Bu yeni dünya örneklemelerine distopya diyoruz. Bu kitap da efsane ve kült bir distopya.
Kimi kitap ansiklopedik bilgi içerirken kimisi şiirsel metinler
İnsanı Tanıma Sanatı, Adler' in 1920 yılında Viyana Halk Enstitüsü ' nde verdiği bir yıllık konferanslardan oluşuyor. Anılar, Düşler, Düşünceler kitabına yaptığım incelememde, benim de psikolojiye ilgi duyan herkes gibi favorilerim Adler, Jung ve Freud üçlüsü demiştim. Ama diğerlerinin aksine ilk defa Adler' in bir kitabını okuma fırsatı buldum.
Günümüzden tam 130 yıl önce Jules Payot'un İrade Terbiyesi başlıklı eseri basılmış. Payot'un eserinin çok tutulmasının sebebi Cemil Meriç'in şu sözleri olmuştur aslında. "Kaderimi tayin eden bir başka kitap da İbrahim Ethem'in Terbiye-i İrade başlıklı eseridir. Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim." Bu iki
Therese Raquin, Emile Zola'nın henüz 26 yaşında yazdığı, yazıldığı dönemde oldukça ses getirmiş bir roman; o kadar ses getirmiş ki, 2. baskıya önsöz yazmış Zola. Bir de sonsöz var tabii, kitabın anlaşılmasını kolaylaştırıyor.
Az bilinen kitaplardan ve birçok klasik kitabın aksine, kolay okunan, akıcı ve içinde az karakter barındıran bir kitap.
İçinde aşk barındırmayan, kısmen fedakarlıkla gerçekleşen bir evlilikle başladığını varsayabileceğimiz hikaye, sonrasında yaşananlarla şaşırtıyor. Saşırmaktan kastım aslında olaylar değil; -çünkü neler yaşanacağını tahmin etmek zor değil- duyguların işlenişi. İnsan psikolojisi, suç ve suçlu psikolojisi, aşk uğruna girilen çıkmazlar, karakterlerin bunalımlarının anlatılışını çok beğendim.
Kitapta çıkarılacak ders: Başkalarının mutsuzluğu üzerine bir mutluluk inşa edemezsin!
İlk sayfadan içine çeken bir klasik kitap arıyorsanız okumanızı öneririm, ben çok severek okudum.
***Bir kızınki gibi uçuk ve narin olan bu yüzün arkasında zengin olmadan yaşamaktansa bin kere ölüme atılmaya hazır, verdiği bu karardan dönmez bir ruh bulunduğunu kim sezebilirdi ki!***
Yaşar Kemal in İnce Memed serisini okurken aynı zamanda yazar hakkında önüme çıkan röportajlar ve makaleleri de okuyordum.
Yaşar Kemal in şöyle bir söylemi
YENİSİNİ ALMAYIN, TAMİR EDİN!
Eskiden hayat böyle değildi. Arası bozulan arkadaşlar hemen barışır, kalp kırgınlıkları tamir edilir, eşler arasındaki sorunlar uzamazdı. Neden peki? O zamanlar herkesin içinde bir tamirci vardı. İnsanlar kâh bir oyuncağı, kâh kırılan bir kalbi tamir ederdi. Zamanla birlikte biz içimizdeki tamirciyi yitirdik, belki