1919
“Efendiler, tarih gayr-i kabil-i itiraz bir surette isbât etmiştir ki büyük meselelerde muvaffakiyet için kabiliyet ve kudret-i lâ-yetezelzel bir reisin vücûdu elzemdir. Bütün ricâl-i devletin nâ-ümidî ve acz içinde… bütün milletin başsız olarak zulmetler içinde kaldığı bir sırada, her vatanperverim diyen bin bir çeşit zatın, bin bir suret-i hareket ve ictihâd gösterdiği hengâmelerde istişarelerle, birçok hatırlara ve nüfûzlara mahkûmiyet lüzumuna kanaatle, sâlim ve esaslı ve bilhassa şedîd yürümek ve en nihayet çok müşkil olan hedefe vâsıl olmak mümkün müdür? Tarihte bu tarzda mazhariyete nâil olmuş bir heyet-i ictimâiye irâe olunabilir mi?”
Sayfa 64 - Sadeleştirilmiş hali yorumda.Kitabı okuyor
Dünya görüşleri ne olursa olsun, Müslümanların gayr-i müslimleri veli (yani idareci) edinmeleri haram kılınmıştır. Bu hakikat, muhkem nasla sabittir: "Ey iman edenler! Yahudileri ve Nasranileri kendinize veli edinmeyin. Onlar ancak birbirlerinin velileridir. İçinizden kim onları veli edinirse, o da onlardandır. Muhakkak Allah, o zalimlere muvaffakiyet vermez." Bu ayette geçen veli edinme hadisesinin, sıradan beşerî münasebetlerle bir ilgisi yoktur. Yahudilerin ve Hıristiyanların siyasi iktidarlarına (velayetlerine) boyun eğmenin neticeleri haber verilmiştir. Müfessir İbn Arabi'nin tespiti şudur: "Herhangi bir kafiri veli edinen (ve onun itikadi ve siyasi hükümlerine inanan) kimse kafir olur."
Reklam
Hayatta muvaffakiyet, mutlaka mücadelede muvaffakiyetle mümkündür. Bu da kuvvete, kudrete dayanan bir keyfiyettir.
"... Ey Rabbimiz, bize yüce katından bir rahmet ver ve işimizde, Senin rızanı erişmek için muvaffakiyet nasip et." Kehf, 18/10.
Sayfa 109 - Karavan ÇocukYayınevi
Bu zavallı dünya herkes için başka dünyadır.Karinca için büyük ,güneş için küçüktür.Bahtiyarlar için güzel,bedbahlar için kötüdür.Bir tüccar çok kazanmayı muvaffakiyet ve fazilet sayabilir ,fukaranın gözünde ise bu istek ,kötü bir iştahdir.
Muvaffakiyet ümitleri artık şüphelerle dolu kalbini tatmin edemiyordu.
Reklam
"... bütün hayırlara, güçlükler içinde kıvranarak ulaştık."
Abdurrahman b. Avf (r.anh) anlatıyor: İslamiyet, zor ve çetin şartlar altında geldi. Bizler, güzeller güzeli İslam'a binbir sıkıntı içinde sahip çıktık. Allah Resûlü ile, Mekke'den çıkıp hicret ettik. Terakkimiz ve muvaffak olmamız, hicretle başladı. Yine, Allah Resûlü ile beraber Bedir Harbi'ne çıktık. O zamanki cemaatimizin durumu, âyette şöyle beyan edilmişti: "... Müminlerden bir kısmı savaşmak istemiyordu. Gerçek apaçık meydana çıktıktan sonra bile, onlar bu hususta seninle münakaşa ediyorlardı; sanki gözleri göre göre ölüme sevk ediliyorlardı. Allah iki topluluktan birine sizi galip kılacağını vadettiğinde, siz silahsız olan topluluğun (kervanın) sizin olmasını arzu ediyordunuz." (Enfal, 8/ 5-7) Silahsız kervandan kasıt, Kureyş kervanıdır. Cenab-ı Hak, bize bu savaşta muvaffakiyet lütfetti ve bütün hayırlara, güçlükler içinde kıvranarak ulaştık."
Sayfa 441Kitabı okudu
Mo-ço, diğer Türk kavimlerine karşı daha az muvaffakiyet elde etmedi. Doğuda yukarı Kerulen'deki Bayırku (Bayirkou)ları, kuzeyinde, yukarı Yenisey'deki Kırgızları yendi. Yeğeni Gültekin, abidesinde şöyle diyor: "Mızraklarımızın boyunu bulan karları geçerek ormanlarla kaplı Kögmen (Kögmän) Dağları'na (bugünkü Tannou Ola) çıktık,
Hayattan aldığımız her zevki ona muadil bir ızdırapla ödediğimizi bildiğim için, hiçbir şeyden yüzde yüz saadet ümit etmiyor ve yüzde yüz felaketten korkmuyordum. Bunun ikisi de imkânsızdır. Çünkü ruhi varlığımız hazla kederin muvazenesine istinat eder, işte en büyük adalet ve müsavat! İnsan, çektiği ızdırap nispetinde zevk duyar: Ne kadar acıkırsa yemekten, ne kadar yorulursa dinlenmekten, ne kadar ararsa bulmaktan o derece zevk alır. İhtiyaç ve ızdırapla muvaffakiyet ve saadet arasındaki bu riyazi tenasüp, bütün insanlar arasında tam ve ezelî bir müsavat temin etmiştir.
Sayfa 49 - müsavat: Eşitlik.
Muvaffakiyet ve Verimli Çalışma
İyi düşünürsek, irade terbiyesi ve nefis mücadelesinin en ahlaki ve insanı ifadesi çalışmaktır. Tembellik ve parazitlik her türlü ahlaksızlığın anası; çalışkanlık da temiz bir muvaffakiyetin, yüksek ahlakın, ruh ve beden sağlığının temel şartı ve en feyizli kaynağıdır.
Sayfa 53 - Yağmur YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Burada her şey, herkes birbirine gülümsüyor. Hiçbir ihtiyar, hiçbir çirkin, hiçbir düşünceli insan resmi yok. Adeta bu fotoğrafhaneye sevinçsiz hiçbir insan ayak atmamış. Yahut fotoğrafçı, bir muvaffakiyet sırrı olarak, makinesinin karşısında candan gülümsemeyecek müşterisinin fotoğrafını çekmemiş.
Mustafa Kemal bütün hayat felsefesini şu cümlede özetlemiştir:" Hayat demek mücadele demektir. Hayatta muvaffakiyet mutlaka mücadeleyle mümkündür."
Yolunda, yalnız olmayacaksın; orada , aynı hedefi takip eden başkaları ile beraber yürüyeceksin, bu hayat müsabakasında , diğerleri, kabiliyetleri itibarıyla sizi geçebilirler. Bir muvaffakiyet, elinizden kaçabilir. Bundan dolayı, onlara kızmayınız ve elinizden geleni yapmışsanız kendi kendinize de kızmayınız. Asıl mühim olan gayrettir. İnsanın elinde olan ve onu memnun eden ancak gayrettir.
Zekamızı, ahlak gibi sevkitabiilerimizin aleyhine kullandığımız vakit hayatı kazanamayız. Bilakis cinsi temayüllerle zekanın istikameti birleşirse muvaffakiyet yüzdeyüzdür.
Sayfa 105 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Yaşadım ve üstümde ağırlığını hissettim ki, bir dönüşüm olmasın da, ne olursa olsun diyenlere Türkiye düşmanları, muvaffakiyet kapısını ardına kadar açmıştı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.