Muzaffer Akar 'a itfahen
"Simdi mükemmel takma organlar yapıyorlar; bacağın kesik mi degil mi farkında bile olmazsın."
Sen hiç, birisini böyle teselli etmek zorunda kaldın mı? Yada şöyle sorayım birisini kesilen bacağı için teselli etmek zorunda kalsan neler hissedersin?
Kitabı elime aldığımda herkes gibi dikkatimi
Muzaffer Akar 'a ithafen.
1. BÖLÜM:
"Siz şanslı çocuklarsınız. Tertemiz caddelerden yürüyerek kaloriferli sınıflara okumaya geliyorsunuz. Hiçbir şeyin kıymetini bilmiyorsunuz."
İlkokul öğretmenim her gün tekrarlardı bu cümleyi. Ne konuda şanslı olduğumuzu bilmezdik. Kendimizi hep şanslı görürdük. Aile ortamında,
Askerî konuşlanış suyun duruşu gibidir, su yüksekten aşağıya doğru akar, Askerî konuşlanış da [düşmanın] güçlü tarafından sakınıp zayıf tarafına saldırmaktır; su nasıl ki yerin şekline uyarak aşağı doğru akarsa savaş da düşmanın durumuna göre zaferi tayin eder.
Nasıl ki suyun sabit bir şekli yoktur, savaşta da tek bir konuşlanış yoktur. Düşmanın değişen hareketlerine rağmen muzaffer olana akıllı komutan denir. Bu tıpkı beş elementin döngüsü, mevsimlerin değişmesi, günlerin kısalıp uzaması, ayın doğup batması gibidir.
Kendimi distopyadan ziyade bir ütopya içinde bulduğumu söyleyebilirim tercih hakkım olsa vahşiler veya epsilonlar gibi değil ama ufak farklılıklarla alfa artılar gibi yaşayabileceğimi düşünüyorum. Mevcut olan bu tercihler muhakkak daha da geliştirilebilir. Yazar da önsözün sonunda " ütopik olmayan