_Az yemek, az uyku, az konuşmak ve herkesle düşüp kalkmamak. İşte doktora ihtiyaç olmaması için yapılması gerekenler bunlardır. _Az ye! Yedikten sonra hazmoluncaya kadar başka bir şey yeme! Zira şifa yemeğin hazmolunmasındadır. İnsanın sağlığını bozan yemek üzerine yemek yemektir. Tıp ilmi ki beyte sığdırılmıştır. Ve söylemenin güzeli de kısa
Dillerin Müziği
Abdülhak Şinasi Hisar'ın "Geçmiş Zaman Fıkraları" adl antolojisinde ilginç bir hikâyecik var: Paris Metrosu'nda Halid Ziya ile Hamdullah Suphi karşılaşmış, bir hayli konuşmuşlar. Metrodan çıkarken bir Fransız yanlarına gelerek mazur görülmesi ricasıyla, kendisinin dillerin müziği ile alâkadar olduğunu söylemiş ve hangi dilde konuştuklarını sormuş. Türkçe olduğunu öğrenince, şimdiye kadar bu dili duymak fırsatını bulamadığı için müteessir olduğunu, şimdi duyduğunda da pek mütehassıs olduğunu ifade etmiş. Devamında da şu sözleri sarf etmiş: "Eğer bu istasyonda inmeseydiniz, konuşmanızı işitmek için sizi ineceğiniz istasyona kadar takip edecektim. Ne eski bir millet olduğunuz anlaşılıyor. Zira lisanınızın, bu ahenkli ve musikili inceliğe ermek için ne uzun zamanların sarf edilmiş olması iktiza eder."
Sayfa 66 - Motto Yayınları, 1. Baskı (2022)Kitabı okudu
Reklam
"Gilbert Ne Yiyor?" filminin çok şişman annesi, düşük zekalı oğlu (Leonardo DiCaprio) nezarete atılınca onu kurtarmaya gider. Yıllardır evden ilk çıkışıdır bu, çünkü insanlardan utanmaktadır, kendi utancıyla oğlununki arasında bir seçim yapması gerektiğinde hiç tereddüt etmez. İki utanç arasında seçim yapmak nasıl bir şey? Nazi subayı
GİZLİ KUVVETİN 23 MADDELİK İŞ HÜLASASI! 1-Genç nesilleri ahlâka zıt telkinlerle ifsad etmeli... 2- Aile hayatını yıkmalı... Herkes zevkinde ve safa sında hür olmalı... 3- İnsanlara, suçları ve ayıplariyle hükmetmeli... 4- Sanatı düşürmeli; bilhassa edebiyatı müstehcen ve şehevî istikamete çevirmeli... 5- Mukaddesata saygıyı tahrip etmeli...
TELEGRAM ve TELEPATİ...
- " (...) TELEGRAM’ın “telepati”yi andırır yanı, başta “beş duyu dışı idrak” ifâdesine çok yakın bir yerde, “hiss-i müşterek” merkezine yakın hitabıdır. Hani, gözümüzün önünde duran bir sandalyeye bakıp da, kuvantum seviyesinde işlerin değişik olduğu kasdıyla, “bu bir sandalye değildir!” demek, şuur seviyesinin değişimi ile hakikatin de değişeceği hakikatini ifâde etmek gibi; giderek, fiziği kavram dünyasında izlemek gibi... Gözle gördüğümüzle, kuvantum seviyesinde olanı bir bütün olarak ifâde, mistik ve bâtın hayatı da sezmeye misâl hâlinde şu olabilir: — “Tabiatta SIÇRAMA olmaz diyenlere, sıçrama tabiatta değil, bizim bilgimizde olmaktadır demek lâzım!” Bu, benden başlayıp bana dönen bir süreç hâlinde, idrak ve iradeden duyulara bir şey gitmeden, duyu verilerinin idrak edeceği bir şey olmadığını da göstericidir. TABİAT’ın “benden”leşmesi yaşandığı kadar, HALKIN akılda olması anlaşılır; “Alice’in Harikalar Dünyası” teşbihi çerçevesindeki fantezilerden, RİTLER’den, halüsinasyona ve HAKK’IN GÖRÜNÜR OLMASI’na, “bir veli mevzuunu bulamaz ki ben desin!” ifâdesindeki Hak’ta fani olma meselesine kadar, pek çok “beş duyu dışı idrak” davası... Hakikati olan mahiyet ve hakikati olmayan mahiyet hâlinde, VAHDET SIRRI’nda hepsini böylece bütünlerken, bunların ayrı idrak seviyelerine âit oluşlarını, hak veya bâtıl nitelikte oluşlarını birbirine karıştırmamak da, gerçek VAHDET’i gösterici bir imân meselesidir..."
Sayfa 161 - 162 İBDA YayınlarıKitabı okudu
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
Reklam
73 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.