Müzik ve dans, hayattaki en gerekli iki şey.
.... Damla Damla Geliyor Kan Kulaklarım açık, geliyor kan Oturduğum koltuk, tuttuğum savaşlar Damla damla kan Hatırlıyorum birden damarlarımda hızlı koşan bir kan Bir gün, bir yerde, ellerim ufakça Her yanım kör duvardı, ellerim ufakça Paldır küldür adamlardı birden ki dört köşe Dört köşe bir karanlıktı her yanım Bu düzenler, bu adamlar dört
Reklam
Aslında her yaratıcılığın kaynağında oyun vardır demek yanlış olmaz: Resim çizgilerle oynanan oyundur. Müzik seslerle oynanan, şiir sözlerle, dans hareketle oynanan oyun değil midir? Tiyatro ise kişilerle olayların oyunudur. Başka bir deyişle sanatçı da çocuk gibi hayal gücünü özgürce kullanarak, mantık bağlarından sıyrılarak seslerden, sözlerden, ya da çizgilerden kurulu yeni bir bileşim çıkarır ortaya. Tıpkı çocuk gibi olaylar, kişiler, çizgiler ve seslerle özgürce oynar. Oyun bir ayağı hayal dünyasında, öteki ayağı da gerçekler dünyasında bir köprüdür. Çocuk oyun aracılığı ile bu iki dünya arasında anlamlı bir bağ kurar. Bilinmezlerle dolu çevresini oyunun süzgecinden geçirerek kendisi için anlaşılır duruma getirir. Dilinin yetersiz kaldığı yerde oyunun dilini kullanır. Anlaşılmaz ve karışık olayları oyun içinde elle tutulur duruma getirerek kendince anlamlı sonuçlara varır.
Sayfa 70 - Özgür Yayınları
Bir Bülbüle Gazel
kalbim sancır ve uykulu bir uyuşukluk ağrıtır algımı, sanki baldıran zehri içmişim gibi, veya su şebekesine dökülmüşcesine ağır bir afyon bir dakika geçti, ve lethe-diyarları suya battı: bu senin mutlu yazgını kıskandığımdan değil ancak senin mutluluğunla epeyce mutlu olmamdan,- ki sen, ağaçların hafif kanatlı orman dryad'i melodik bir
Biriyle dans ettiğinizi düşünün, fonda çalan şarkıdaki söz, müzik ve dans(beden dili) karşınızdaki üzerinde farklı oranda etkiler bırakacaktır.
Yazara bir bravo
Anlaşılan, sürekli müzik dinlemek, içlerinde gürültüye karşı bir Pavlov tepkisinin gelişmesine yol açmış; eğlenme sandıkları bir tepki. Yaşamımın sayılamayacak kadar çok saatini televizyonda bu tür müzik eşliğinde dans eden o yozlaşmış çocukları izleyerek geçirmiş biri olarak, bu müziğin ruhsal kasılmalara yol açtığını biliyordum; işçileri daha da etkisiz hale getirmek için hemen benzeri, bildik yöntemimi uyguladım. Gövdemin şaşırtıcı bir kıvraklıkla devindiğini itiraf etmeliyim; ritim duyusundan yoksun biri değilim; atalarımın çalıların üzerinde olağanüstü bir ustalıkla cig dansı yaptıklarından eminim. İşçilerin bakışlarını görmezden gelerek, hoparlörlerden birinin altına sıçradım, bir yandan göbeğimi sallarken bir yandan da kendimden geçmişçesine, “Hadi! Hadi! Hadi durma, bebeğim! Duyuyor musun beni! Haydi hop!” diye bağırıyordum. Aralarından birkaçı beni gösterip gülmeye başlayınca onları kazandığımı anladım, neşelerini paylaştığımı göstermek için ben de güldüm.De Casibus Virorum Illustrium!Yüce İnsanların Düşüşü! Düşüşüm gerçekleşti. Sözcüğün gerçek anlamıyla. Dönüşlerin (özellikle diz çevresindeki dönüşlerin) güçten düşürdüğü, haşmetli gövdem sonunda isyan etti; tam televizyonda pek çok kez tanık olduğum, en kötü, en sapkın danslardan birini anlamsızca denerken kendimi boylu boyunca yerde buldum. İşçiler epeyce ilgilenmiş göründüler; dostça gülümseyerek yerden kalkmama yardım ettiler. O zaman, müziği keserek yaptığım hata için artık kaygılanmama gerek kalmadığını anladım.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.