YouTube kitap kanalımdaki videodan Tolstoy'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/bsTzvrg-Pi4
Tolstoy'un bir başka gereksiz abartılan kitabından hepinize merhabalar... Tolstoy için çok yakın bir zamanda okuma rehberi hazırlamış olacağım ama ondan önce bu kitap hakkındaki
Eveet sonunda uzun zamandır merak ettiğim “Ölü ozanlar derneği”ni okumuş bulunuyorum. Kitabı merak etme sebeplerimden biri (en büyük sebebi) “Carpe diem” :))
Bu siteye giriş yaptıktan sonra profil ismi olarak kendi ismimi değil de en sevdiğim latince ifade olan ve benim her yerde logoma dönüşmüş olan “carpe diem”i kullanmak kararı aldım. Her şey
Popüler kültürün eseri desem doğru olur sanırım Fi için. Ben de meraktan, edindim ve sadece iki saat on beş dakikada bitirdim kitabı.
Öyle dikkat kesilerek, aman bir şeyler kaçırmayayım diyerek okunan kitaplardan değildi. Sanki yazar bir boşluk yaşarken bu halk ne okur acaba derken yazmış kitabı.
O kadar çok okundu ki belki insanların bir bildiği vardır diyerek okudum ben de. Merak etmektense, fikir sahibi oldum diyerek boşa geçen iki saatime üzülmeyeceğim şimdi.
Bir dansçı, bir müzisyen ve bir psikolog arasındaki takıntılı ve bir o kadar da bayıcı ilişkiyi anlatıyor Fi. Can Manay karakteri hem hoca hem ünlü hem de tabiri caizse sapık. Duru desen kendi fikirleri olmayan, başkalarının yolundan ilerleyen tipik bir insan. Insanların gözlerinde parıltılarla okudukları kitabın hiçbir tutulacak yanının olmadığını farkederek, okumayın diyorum. Ben yaptım siz yapmayın.
FiAkilah Azra Kohen · Destek Yayınları · 201419,2bin okunma
Benim Livaneli’nin edebiyatçı kimliği ile ilgili derdim var. Bir yerlerden elime geçiyor kitapları; hakkındaki çarşaf çarşaf haberlerle de etkileniyor, okumaya karar veriyorum. Sonuç benim için yine hüsran. “Balıkçı ve Oğlu” için de hissettiklerim böyle.
Bodrum köylerinden birinde, balıkçı Mustafa’nın denizden kurtardığı Afgan bebeğin çevresinde
“Çok fazla kötü insanla karşılaşmıştım ve artık onların her birine karşılık gelecek kadar iyi insanla karşılaşmam gerektiğine inanıyordum.”
Bir gecede şöhrete kavuşan bir müzisyen. Tek hedefi başarı olan genç bir magazin yazarı.. Her şey böyle başlamıştı değil mi? Efe ve Mine’nin hikayesi böyle başlamıştı. Rengârenk Acılar’ın hikayesi böyle
Kitaptan bahsetmeden önce hepimizin hakkında bişiler bildiği yazardan bahsetmek istiyorum ama doğru ama yanlış ama eksik..
Herkes bir şeyler biliyor çünkü Livaneli çok yönlü bir insan.
Araştırmaya kalktığınızda karşınıza 275 bin sayfa çıkıyor. Seveni çok sevmeyeni çok
kimine göre müzisyen,
kimine göre yönetmen,
kimine göre kurgusu başarılı
İnsanı Tanıma Sanatı, Adler' in 1920 yılında Viyana Halk Enstitüsü ' nde verdiği bir yıllık konferanslardan oluşuyor. Anılar, Düşler, Düşünceler kitabına yaptığım incelememde, benim de psikolojiye ilgi duyan herkes gibi favorilerim Adler, Jung ve Freud üçlüsü demiştim. Ama diğerlerinin aksine ilk defa Adler' in bir kitabını okuma fırsatı buldum.
Olduğunuz kişiyi değiştirmenin pratik yolu, yaptığınız şeyi değiştirmektir.
Ne zaman bir sayfa bir şey yazsanız yazar olursunuz.
Ne zaman keman çalarsanız müzisyen olursunuz.
Netoçka Nezvanova, 19. yy Rus Edebiyatı devlerinden Dostoyevski’nin yarım kalan ilk roman denemesi. Yarım kaldı evet bunu artık herkes biliyor, ama neden yarım kalmak zorundaydı bu kitap? İzninizle biraz bundan bahsetmek istiyorum. 5 Mayıs 1849’da Dostoyevski bu romanı yazdığı sırada, ‘’Petrashevsky Circle’’ grubunun bir üyesi olarak devrim
Adria Arvedol isimli bir çocuğun kişisel tarihinin ayrıntılarıyla Avrupa kıtasının tarihsel dönemeçleri arasında geçişler yapılarak yazılmış bir kitap. Teknik olarak alışılmışın dışında, oldukça karmaşık bir kitap bu. Karmaşık, ama muhteşem.
Baş karakter koltuğunda oturan kişilerden biri 1764’ten kalma bir keman. Öyle ki, bu çatlak kemanı çekip
. 🙂 🙂 🙂 🙂
/█\. /█\ /█\ /█\
/ \ / \ / \ / \
👆 👆. 👆. 👆
Ozan, Selim, Can, Hüseyin
Ozan, Selim, Can ve Hüseyin aynı
mahallede büyümüş aynı yaşlarda dört arkadaştır,
İlkokul ve ortaöğretimin ilk yıllarında
Aydın’da tren istasyonunda işçi olarak çalışan babası bir kaza sonucu vefat etti. Sonra evleri bir yangında kül oldu. Anne çocuğunu alıp iş bulma ümidiyle İzmir’e taşındı. Ama iş bulamayınca çocuğunu yetimhaneye bırakmak zorunda kaldı.
Çocuğun babası ölmüş, annesi de bırakıp gitmişti. Okuldan arta kalan vakitlerinde kah hırdavatçıda kah
Kitabı evin balkonunda erkenci ağustos böceklerinin sesleri arasında bitirip öylece durdum. Sonra son satırları bir kez daha okudun. Sonra son paragrafı baştan okudum. Sonra sayfayı.. İşte Zorba’dan bunu duymalıydım dediğim cümleye geldim, Zorba’ya cümlenin doğruluğuna inanadığımı kanıtlamak için 3 kere ard arda okudum. Yetmedi benim kendi
Zülfü Livaneli, sanırım Türkiye nin en çok okunan Türk yazarı olabilir. Bir diğeri de
Ahmet Ümit sanırım. Halkın istediğini iyi bilen ve bundan ekmeğini iyi kazanan iki kalem. Tam adı Ömer Zülfü dür. Gürcü asıllıdır. Siyaset, film, dizi, müzisyen, yazar demek sanırım daha doğru. Birden fazla sektörde aynı derecede ünlü olan nadir insanlardandır Livaneli.