Bunun dışında, Momo'nun pek de iyi anlayamadığı, yeni yeni baş gösteren bir şey daha vardı. Tiyatro harabesine gelen çocuklar yanlarında bir sürü oyuncak getiriyorlardı ama bunların hiçbiri oynamaya elverişli değildi. Örneğin, kendi ekseni etrafında dönüp duran ve başka hiçbir işe yaramayan uzaktan kumandalı bir tank. Ya da bir çubuğun ucunda daire gibi dönüp durmaktan başka marifeti olmayan bir uzay roketi. Veya gözlerinde ışıklar yanarak paytak paytak dolanıp başını iki yana sallayan küçük bir robot bebek. Bunlarla nasıl oynanırdı ki?
Bunlar elbette, Momo'nun arkadaşlarının, hele kendisinin hiç sahip olmadığı çok pahalı oyuncaklardı. En küçük ayrıntılarına kadar öyle ince düşünülerek yapılmışlardı ki çocukların hayal kurmalarını gerektiren bir yanları kalmamıştı. Böylece çocuklar, genellikle saatlerce oturdukları yerden onların dönmelerini, dolaşmalarını, gezinmelerini seyrederek sıkılıyor ve akıllarına başka bir oyun da gelmiyordu.
"Adın Momo'ydu, değil mi?"
"Evet."
"Güzel bir ad. Şimdiye kadar hiç duymadım. Sana bu adı kim taktı?"
"Ben, kendim," dedi Momo.
"Sen kendin mi taktın?"
"Evet."
"Ne zaman doğdun?"
Momo biraz düşündü ve "Hatırladığım kadarıyla ben hep vardım," dedi.
Kitap bitti ve ilk kitaptan daha iyiydi. İlk kitabın aksine aksiyon vardı yeterince. Yine fantastik neredeyse hiç yoktu ve aşk/aksiyon kitabı olarak tanımlayacağım bu seriyi ben ama aksiyon da severim ben o yüzden sevdim. Seri genel anlamda güzeldi. Ben aşk türünü pek sevmediğim için kırdım puanı yoksa aşk seven birisi baya sever diye düşünüyorum ben seriyi.
Kitabın bir ara aşırı derecede övüldüğüne bakarsak biraz abartıldığı söyleyebilirim. Ben yüksek bir beklenti ile başlamadım okurken bir kaç kişinin yorumu sayesinde ve o yüzden beğendim gayet. Ama fantastik olarak değerlendirilmez bence. Çok fazla olmasa da aksiyon kitabı sayılabilir ve özellikle romantik. Yine de akıcılığı baya iyiydi kitabın. Karakterler de iyiydi. Sevdim genel anlamda. Ben uyguna da almıştım seriyi o yüzden okuduğum için pişman olmadığım bir kitap oldu. İkinci kitabı umarım daha iyidirr.
Hırsızların DansıMary E. Pearson · Martı Yayınları · 20221,408 okunma
"Ayrıca çok zeki ve yakışıklı bir lama gördüm."
"Rakibim var desene," dedi Jase. "O uzun boynu yüzünden olmalı."
Kahkaha attım. "Ve tabii, bir de içli bakışları. Yerinde olsam endişelenirdim."
Gülümsememi bastırdım. Bu alaycı tavırlarına alışıktım.
Ayağa kalktı ve kalkmama yardım etmek için elini uzattı. "Gitmeliyiz, Aydınlıksisli Kazi."
Elini tutup ayağa kalktım. "Bana böyle demek hoşuna gidiyor olmalı. Niçin?"
"Çünkü gerçek ismin mi değil mi bilmiyorum. Birçok gizli yanın var: hokkabazlık, bilmece sormak ve insanları alaşağı edip o güzel boyunlarını kesmekle tehdit etmek gibi."
Yüzümü buruşturup başımı iki yana salladım ve boynuna şöyle bir baktım. "Aslında o kadar da güzel sayılmaz."
Söylediğime alınmış olmuş gibi boynunu ovuşturdu. "Daha bilmediğim yanların var mı?"
"Eğer söylersem eğlencesi kaçar, öyle değil mi?"
"Endişelenmeli miyim?”
"Muhtemelen evet."
Quiquendone kenti asayiş komiserine ihtiyaç duyulmayacak kadar kendi halinde, sessiz sakin, kavga gürültü olmayan bir yer. Yöneticilere bile gerek duyulmuyor denebilir. Ama bir gün Doktor Ox adında ki bilim insanı bu kentteki insanları kobay olarak kullanmak için oraya geliyor ve yaşanan sorunları okuyoruz. Kitap kısa olduğu için hemen okunuyordu. Konusu da iyiydi. Yine de biraz sıkıcı bir kısmı da vardı sanırım.
Doktor Ox'un DeneyiJules Verne · İş Bankası Kültür Yayınları · 202119.2k okunma