Protagoras'ın siyasi kuramı, hama mensura fikri ışığında mutlak değerlerin temel alı=ası gerektiğini reddeder: Sağlıklı insan ile hasta insan, Atinalı ile Pers için nasıl aynı "yasa" olabilir ki? Platon'un Theaitetas'ta aktardığı ünlü ör n eğe göre, balın tadına bakan sağlıklı bir insanın duyduğu tatlı hissin ba­lın acı olduğunu düşünen hastanın hissinden daha hakiki olduğunu savunmak imkansızdır. Ancak Protagoras'ın göreciliği için sonsuz sayıdaki bakış açıları arasında en iyisini ve en erdemlisini (arete) toplu olarak ve siyasi olarak belir­leme ve izleme teşviki ortak bir değer teşkil eder: Bilgeler, sahte şeyleri değil de hakiki şeyleri yurttaşlara adil olarak göstermeyi başaranlardır.
Ya bizde?.. Sismograflarımızı çıkarırsanız bizde entelektüel yok. Münevver ve aydın vardır. Aydın her türlü karanlığın ayartmasına açık, mülevves, müflis ve müfsit bir karakter... Düşüncesizliğe ve karanlığa göbek bağından bağlı... Gerçek münevverler C Meriç, Necip Fazıl, Nurettin Topçu ve Said Nursi gibi şahsiyetler... Bunlar bizim asil ve gerçek entelektüellerimiz... Bu uluların her biri tek başına Avrupa medeniyeti için alabildiğine çok büyük... Kadirşinas Avrupa için bunlar çok büyük düşünürler... Bu, hiçbir ölçüye sığmayan, klişeler üstü, her türlü tutsaklık zincirini parçalayan, Batı'nın hiçbir ülkesinin ölçülerine sığmayan, fevkinde olan, her ölçüyü, her sınırı aşan, parçalayan, tarumar eden usta düşünürlerdir N. Fazıl, C. Meriç ve S. Nursi.
Reklam
Enegram'a nihai şeklini verenler ise, Orta Asya bozkırlarındaki Tasavvuf ehli.... Bununla birlikte, Türkiye'de Enneagram'a dair derli toplu bir bilgiye ulaşmak zor.
Sayfa 9
" Bir insan neden yapılır? " N.K.
Hayatın savruk mu, derli toplu mu olduğu ezelden beri tartışılır. Şunu biliriz ki, çarptığımız köşeler bizi hayatın sokaklarına saptırır. Bir rüzgar bizi bir yere sığındırır, orada karşımıza biri çıkar. Bakmayın yani, hayat biraz da Hollywood'dur. Herkes hikayesinin bir yerinde durup, bir karşılaşmadan muhakkak bahseder.
Sayfa 244 - Doğan novusKitabı okudu
'Etranger. Qui passait.'
I "Un homme mit des baies ameres dans nos mains. Etranger. Qui passait." Balık avlıyoruz bu gölde, böyle sağlarız geçimimizi. Oltalarımız, kayıklarımız vardır; kayıklarımızın kürekleri, bu kürekleri çekecek kollarımız. _____________________Gün göle kırılırken çubuk içer, laflarız -şimdi benim yaptığım gibi-. Yorgunluk gideririz senin anlıy'cağ'n. Geldik, gidiyoruz. Na, şu yosunlara sarılı kavuklar, küçük mağralar işte, evlerimiz. Evet, doğrudur ciğerlerimizin olmadığı. Havayı sudan alırız. _____________________Yaklaş yahu, kulağ'na üfleyim sırrımızı. (İrkildi, gitti.)
Sayfa 83 - YKYKitabı okudu
Sayın Anne'nin parfümlerini kokladıkça şaşırıyo­ rum, onu bana derhal geri getiriyorlar, hem de nasıl bir büyüleyicilikleri var anlayabilirsiniz, derin bir m u t l u l u k b u , b i r varlığı b e n i m i ç i n y e n i d e n v ü c u d a getirerek bir felsefeyi derli toplu hale getiren bir mut- luluk, ben -benden önce Mareel'in yaptığı gibi- zamanı yeniden buldum. Sabbat'ı tattım, bu sayfaların okurunu Yahudi mistiklerinin ışığında Proust'un ese- rini analiz ettiğim sayfalarıma gönderiyorum. Mareel zaman yapıcılarından biriydi, gerçek bir Asurlu, onu anlamak Fransızlara kalıyor, şu an için ancak onun tadını çıkarıyorlar ve niçin bir cazibesi olduğunu boş yere kendilerine sorup duruyorlar?
Reklam
536 öğeden 181 ile 190 arasındakiler gösteriliyor.