naat ipekler tel tel biraraya geldiler dokunmak üzere Hile nerdeyse menekşeye, gül suya dokunmak üzere kılıç kesti kan koktu bir atlı dörtnala uzaktan gün batımının büyük eşitsizliğinden yakınmak üzere bütün dertler söylendi çareleri bir bir yazıldı son büyük toplantıda bir bir okunmak üzere kimseye başvurulmadı herkes bir başına kaldı, evet sonradan hep birlikte kurtulunmak üzere oysa bir çiçek vardı bahçelerde kendini dererdi sevinçle. Kendini tek haklıya bir gün sunmak üzere
NAAT
bir elim bulut bir elim toprak ... sana bin kez söyledim be evladım dişlerinle tırnaklarını yiyeceğine gözlerinle gökyüzünü izlesene
Reklam
Bir zikir harmanı şimdi kâinat Ahenge bürünmüş sessiz bir naat. Suskun kalemlerde bambaşka sanat Ulvi Sanatkâr'ın yâdı tefekkür.
Sayfa 41 - Lamure
NAAT Sana bin kez söyledim be evladım Dişlerinle tırnaklarını yiyeceğine Gözlerinle gökyüzünü yesen ya
NAAT
Artık kimse bize haber vermeyecek Hemen şu tepenin ardında Saldırmaya hazır ve müsellâh Bir düşman taburu durduğunu Çünkü gerçekten yok Böyle bir ordu Bir düşmanımız kaldı Kendi Dudaklarımız Arasında.
Sayfa 22 - Şule Yayınları - Ekim 2005, 9. Baskı
"Sinan şair olsaydı, onun divanında Selimiye tevhit, Süleymaniye münacat, Şehzade Cami de naat olurdu."
Sayfa 68
Reklam
412 öğeden 401 ile 410 arasındakiler gösteriliyor.