Öncelikle dil bakımından daha önceki kitaplardan farklı ve bu kitaba bu anlamı yüklemek ne kadar doğru bilmiyorum
şöyle ki : Yazar içinde bulunduğu topl
umun değer yargıları ile ilgili ip uçları vermekte ve buradan yola çıkarak yasal düzenlemelerin yanı sıra toplumsal değerleri içten içe eleştirmektedir ''ne kadar kelime kalabalığı'' yapsa da
Sadece yazarın yansıttığı zaman diliminde değil günümüzde de söz konusu durumlarla da karşılaşmak pek mümkün zira toplumun sırtında çözülmeyi bekleyen kambur olarak durmaktadır bir çok çözüm bekleyen ve sıkça karşılaştığımız sorunlar gibi
Temele aile yapısını alıp düzensiz yaşam biçimi,eğitim ve ekonomik politikaların amacına ulaşmaması,hukuksal düzenlemelerdeki eksiklik ve yazılı olmayan toplumsal değerler- kurallar gibi bir çok neden sıralamaktadır
Katılır mısınız bilmiyorum. Keyifli okumalar
"Eski öğrencilerinden birinin anlattığına göre, karlı bir günde Nabokov, hiçbir açıklama yapmaksızın sınıfı karanlığa gömmüştü. Işıkları teker teker yakarken şöyle diyordu: 'Bu Puşkin! Bu Gogol! Bu Çehov!' Sonra odanın arka tarafına gidip panjurları açmış, güneş içeri dolmuştu: 'İşte bu da Tolstoy!' "
"Eski öğrencilerinden birinin anlattığına göre, karlı bir günde Nabokov, hiçbir açıklama yapmaksızın sınıfı karanlığa gömmüştü. Işıkları teker teker yakarken şöyle diyordu: 'Bu Puşkin! Bu Gogol! Bu Çehov!' Sonra odanın arka tarafına gidip panjurları açmış, güneş içeri dolmuştu: 'İşte bu da Tolstoy!' "
“O susarsa ben de susabilirdim. Bu yatışmış, gözü korkmuş sallanır koltukta biraz dinlenmek iyi bile gelirdi bana. Sonra da gider, düşmanın inini bulur, tabancamın sünnet derisini sıyırır, büzüşmüş tetiğin orgazmının tadını çıkarırdım.”
Cinnet benim için okunmasi biraz zor Nabokov ise üslup olarak bana oldukça farkli geldi. Samimi fakat konu olarak biraz dağınık olduğundan beni kitaba baglayamadi yada ben baglanamadim. Başka bi dönemde tekrar okumayi deneyebilirim ..
"Eski öğrencilerinden birinin anlattığına göre, karlı bir günde Nabokov, hiçbir açıklama yapmaksızın sınıfı karanlığa gömmüştü. Işıkları teker teker yakarken şöyle diyordu: 'Bu Puşkin! Bu Gogol! Bu Çehov!' Sonra odanın arka tarafına gidip panjurları açmış, güneş içeri dolmuştu: 'İşte bu da Tolstoy!' "