Ben küçükken yattığım odanın tavanına sobadan ışık yansırdı ve ben o ışığa bakarak gözümde apayrı bir dünya canlandırırdım. Bu kitabın minik kahramanı da aynı benim gibi fantastik bir dünya kurmuş kendisine :)
Eskinin masumiyeti, bakkaldan alınan leblebi tozları, ailelerin çocukları üzerinde ki baskı ve otoritesini okudukça, sanki bu kitap benim kalemimden dökülmüş gibi hissettim. Kendini çürük yumurta gibi gören, annesi gözlük camlarını silmek için yaklaştığında onu kucaklayacağını sanan, sırf gözlükleri kırılmasın diye oyun oynaması yasak olan ve okul dönemlerimde derslerine odaklanması oyuncakları elinden alınan küçük bir kızın hayatına konuk oluyoruz.
Sonsuz hayal gücü, masum korkuları ile sizinle dertleşmek isteyen çocukluğunuz var bu kitapta. Ben çocukluğumun en güzel zamanlarına gidip geldim, aynı yaralar ve korkular ile büyümüş olanlara nacizane tavsiyemdir. Okumalısınız, kitapla kalın...