Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İlhan Selçuk'un (1925-2010) 1966'da Gardrop Atatürkçülüğü diye terimleştirdiği, şeklileştirilmiş, yozlaştırılmış, içi boşaltılmış Atatürkçülük, bu bakış açısından zımnen bir sağ-Kemalizmi tanımlar. Nadir Nadi'nin 1965'te çıkan "Ben Atatürkçü değilim! " başlıklı ünlü makalesi, "Atatürkçülük maskesi altında sinsi sinsi Atatürkçülüğü soysuzlaştırmaya çalışanlarla" araya mesafe koyma çağrısıdır.
Sayfa 166 - İletişim Yayıncılık
Ya kendi kafalarıyla düşünemeyenler? Ah, o iğreti fikirleriyle yaşamaya çalışan, meselesiz, ıstırapsız, bomboş ve biçare insanlar!
Reklam
"Kişileri överek büyük adam yaratma sevdasından da vazgeçmeliyiz. Bir adamın büyüklüğü oturduğu koltuğun önemi ile değil, memlekete yaptığı hizmetlerle ölçülür. "
DP’den AKP’ye yönetimde değişen bir şey yok!
Muhalefete oy verdiği gerekçesiyle bütün bir il halkı cezaya çarptırıldı. Kırşehir'i ilçe haline indirirken iktidar, öteki illerin kulağını büküyor, «Gelecek seçimlerde beni desteklemezseniz siz de bu akıbete uğrayabilirsiniz.» diyordu.
Sayfa 401Kitabı okudu
CHP'nin malları zaptedilerek can sıkıcı bir rakip, güçten düşürülmek istendi.
Sayfa 401Kitabı okudu
Yani muhalefet üzerindeki baskıları artırabildiğin kadar artıracaksın ve her çareye başvurarak elinden geldiğince oy toplayacaksın. Bir kısım devlet masraflarının ve kalkınma hamlelerinin gerektirdiği para, dışarıdan gelecekti. Onun için, çekinmeksizin dal enflasyona, her mahallede bir milyoner yetiştirmeye bak. Sam Amca seni yalnız bırakmaz nasıl olsa. İktidara güç veren ortam böyle istiyordu, ortamı etkileyen iç ve dış koşullar böyle gerektiriyordu. İktidarın yaptığı da onlara uymak oldu.
Sayfa 401Kitabı okudu
Reklam
Hukuk devleti nemize gerekti bizim? Bu gerçeği kavrayan yöneticilerimiz rahatça: - Bundan böyle ince demokrasiye paydos! diyebiliyorlardı. Onların gözünde önemli olan bir kere ele geçirdikleri iktidar yerine sımsıkı sarılmaktı.
Sayfa 401Kitabı okudu
Ulusal egemenlik dediğimiz büyük dava, Türk halkının ne dışarıdan ne de içeriden sömürülmeksizin, efendice yaşayarak çağdaş uygarlık düzeni içinde alnının teri ile ilerleyebilmesi amacını güdüyordu. Bu da yalnız ve yalnız devrim ilkelerini tüm benimsemek, onları millete mal etmekle gerçekleşebilirdi.
Sayfa 399Kitabı okudu
Atatürk, “iktidar uğruna iktidar” ateşi ile yanıp tutuşan bir adam değildi. O iktidarı ancak bir ülkü uğruna isteyen ve kullanan bir büyük adamdı. Böyle olunca; topluma yön veren, toplumu felakete sürükleyen iç ve dış koşullarla savaşmak, onları yenip değiştirmek görevini daha ilk günü benimsedi, ölünceye değin de yolundan şaşmadı.
Sayfa 399Kitabı okudu
Demokrasiyi “Çoğunluk ne isterse o olur.” diye tanımlayan ünlü yazarlara rastlıyorduk. Bu yargının «bireye ait temel haklara saygı göstermek» şartını unuttukları için sayın yazarlarımız gerçekte demokrasiyi değil, demokrasi ile ilişiksiz, kalıp halinde donmuş, azınlığı ve bireyleri hiçe sayan Tanzimat öncesi Saltanat düzenini tanımlamış oluyorlardı. O düzene de çoğunluk yürekten bağlı değil mi idi? Kara kaplı kitap dışında bir özgür düşüncenin varlığını kabul ediyor mu idi o düzenin çoğunluğu?
Sayfa 397Kitabı okudu
334 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.