Herkese saygım var ama bedenini teşhir edenlere anlam veremiyorum. Güzellik ve naiflik sırda gizli olmalı. Beynini gösterme şansı olsa acaba bu şansını kullanmak ister miydi diye düşünmüyor değilim..
Hayatımın bir narsistler geçidi gibi olduğunu fark ettim. Her köşede, her adımda bir bencillik örneği, bir kibir abidesi... Artık kimseye güvenmiyorum, samimi bir yüz göremiyorum. Bir menfaat uğruna can ciğer kuzu sarması oluyoruz, iş bitince ise bir yabancıya dönüşüyoruz. Bu sahte samimiyet denizinde boğulmak yerine, kendi adımı korumayı seçiyorum. Bundan sonra ben de bana nasıl davranılırsa öyle davranacağım. Bu ikiyüzlü dünyada, dürüstlük naiflik değil, gerekliliktir.
Connais - tu le pays où fleurit I' oranger Karanlikta Yolculuk . Jean Rhys. Melankoli, hüzün ve naiflik Karanlıkta Yolculuk kitabını üç cümle ile anlat deseler sanırım bu kelimeleri söylerim. Kitabın basından sonuna kadar insani içine alan bir hüzün duygusu var. 19 yaşında Batı Hint Adaları'ndan gelip, Ingiltere'ye yerleşen Anna
Connais - tu le pays où fleurit I' oranger Karanlikta Yolculuk . Jean Rhys. Melankoli, hüzün ve naiflik Karanlıkta Yolculuk kitabını üç cümle ile anlat deseler sanırım bu kelimeleri söylerim. Kitabın basından sonuna kadar insani içine alan bir hüzün duygusu var. 19 yaşında Batı Hint Adaları'ndan gelip, Ingiltere'ye yerleşen Anna
Bir kültür çağı olarak, çağımızda kültürden biraz fazla söz ediliyor gibi geliyor bana. Kültür sahibi olunan diğer çağlarlarda bu kelimeyi kullanıyorlar mıydı, ağızlarını alıyorlar mıydı, bilmek isterdim. Bu adı verdiğimiz kavramın en önemli ölçütü, naiflik, ayırtında olmamak, kendiliğindenmiş gibi görünmek olmalı. Bizim eksiğimiz işte bu naiflik; onun eksikliği, denebilir ki bizi kültürle, hem de seçkin kültürle hem de tümüyle bağdaşabilecek, çok renkli bir barbarlıktan uzaklaştırıyor. Demek istediğim şu ki, bulunduğumuz aşama, uygarlık aşaması, kuşkusuz, övgüye değer bir durum. Ancak yeniden kültür sahibi olabilmemiz için, daha çok barbar olmamız gerektiği de şüphe götürmez.
John Fante'nin Toza Sor kitabından sonra okuduğum ikinci eseri oldu. Yine aynı naiflik, yine aynı samimiyet ve sadelik bu kitapta da mevcut.
Bu yazarı benim kanaatime göre değerlendirince - bu iki kitap özelinde- müthiş bir samimiyeti var ve bunu okuyucuya son derece başarılı şekilde aktarıyor. Bu kitapta da Toza Sor kitabında olduğu gibi
Yer ile gök arasında
Gizlerin sahnelendiği bir yerde
Unuttuğumu sandığım hayalin gölgesinde
Yaşamak değil bu
Sitemlerin hüzne bulaştığı saatlerde
Güneş görmeyen bir yaprak karalığı
Kuş kanadı çırpınışındaki naiflik
Herşeyden biraz yaptığım mantık
Nefesin yetmediği anlar zat-ı şahane
Özlem daha nasıl anlatılır ki
Dökülmedik his kalmamışken yürekte
Yazgılar kararlı,istikamet keskin
40 hırka eskittim
Kırkının da yüzü yamalı
Altın gümüşe özenmeye başladı madem
Mana aramak beyhude
Senden kalanları esaslı sahibine iade sebebi de bulduğuma göre
Hasad-ı gönül yapmanın vakti geldi geçiyor bile
26/12/2023
Pınar PEKĞÖZ
Herkese selamlar #kilittaşı kitabi sayın @semasoykan in ilk kitabi olan "Aşk Her Kadına Yakışır" isimli romanının yeni kapak ve ismiyle tekrar piyasaya çıkmış olan halidir ve bende bugün bu kitabın yorumu ile geldim. Kitap, Mardin'den İstanbul'a oradan da Roma'ya uzanan üç kadının hayat hikayesini anlatıyor. Hem de bir