Ve uzun ,upuzun bir aradan sonra muazzam bir inceleme ile karşınızdayım. Hey gidi günler hey!
KPSS filan derken köreldik:(
Evet,çok sıkmadan hemen başlıyorum kıymetli okurlar.
Aşkın , ölümün, sevişmelerin, acının, şarabın şairi .... Cağğnım Ümit....
Bilemiyorum bir sıfatı söylesem diğeri eksik kalacak gibi.
Ümit Yaşar ile öyle pek iyi değildi
M E R H A B A S İ Z E
"Başını göğsüme yasla sevgilim,
Güzel saçlarında dolaşsın elim.
Birgün ağlayalım,birgün gülelim.
Sevişen yaramaz çocuklar gibi."
Bizim sevdiklerimize buluşma yeri olarak belirlediğimiz ve paramizin hatrı sayılır bir kısmını, tamam tamam büyük bir kısmını acımazsızca boğazından geçiren kitapçının bulunduğu bina
Güzel insan, sende olmayanı ne başka bir insanda ne de başka bir eşyada bulabilirsin.
İnsan hangi yola çıkıyorsa çıksın başlangıç noktası kendisi olmalıdır.
Kendisinin de ifade ettiği üzere kitabın amacı bilinen ama unutulan şeyleri hatırlatmak. Farkındalık oluşturmak açısından okuduğunuzda faydalı olacaktır. Okurken kendimi bulduğum, kendimle yüzleştiğim çok satır oldu.Konuşmalarındaki akıcılık ve naiflik satırlarına da bir o kadar yansımış.
Sevgili Aydos,
''Herkesin birbirine galip gelmeye çalıştığı bir kültürel coğrafya da, kalbim yılgın hoşgörülere tümüyle kapalıdır.
Bu konuda söyleyebileceğim çok fazla şey var ve tartışmayı kazanabileceğimden eminim ama devam edip, ne kimsenin kalbini kırmak ne de kıymetli vaktimi bununla harcamak istemiyorum da.''
Bu yazı içerik hakkında bilgi içerir.
Bir Reşat Nuri klasiğini daha okuyup bitirmiş olmaktan haklı bir mutluluk duyuyorum. Bu okuduğum dördüncü kitabı oluyor. Elbette ki hepsinin ayrı bir konusu, ayrı bir lezzeti var. Ama Reşat Nuri nasıl yapıyor, ediyor, bilmiyorum. Bir şekilde çok naif ve saf karakterler yaratmayı başarıyor. Üstelik her
Selamün aleyküm
Yazarımızı 1k'da görüp eserini edindim ve kitabını okudum.
Nasıl başlasam, incelemeye ve nasıl anlatsam bilemiyorum..
Sanki eser öncelikle sizinle konuşuyor, dile gelmiş tatlı tatlı kelamlerını ifade ediyor.
Hani soğuk bi kış günün de, dışarda elleriniz, kızarır burnunuzu hissetmezsiniz soğuktan ve eve girdiğiniz an
Bir kuş isterim
Kanadının biri göğü biri yeri imgeleyen
Azlığı ve çokluğu temsil eden
Sebepsiz yere konulan bir buse sarhoşluğuyla
Dokunmadan da canlar yakabilen
Kelebeklerle danseden yıldızlar görmek niyetim
Naif bir bakışa asılı kalan asil ruhlar
Bir debdebenin dokunduğu zarif kanatlar
Kanatların yakışacağı gizemli bakışlar
Bir gönül
Naiflik felsefede her şeyden çok daha gerekli. Başkalarının ne düşündüğüne çok da aldırmamak, berbat sorular bile sormaktan çekinmemek, doğru yanıtların inanılmaz basit olabileceğine güvenmek - bütün bunlar felsefede önemli
Çaya doyanlar bardaklarını tabağın içine yan yatırarak artık içmeyeceklerini ifade ediyorlardı ve böylece araya 'artık içmeyeceğim' gibisinden sohbeti zedeleyecek yabancı bir kelime girmemiş olurdu.
Aslında en bilinçli, en karmaşık kişinin bile varlığının temelinde naiflik vardır. Çekingenlik ile yaratıcı dürtü arasında var olan, neredeyse uzlaşmaz görünen çatışmayı doğumdan başlayarak içinde taşıyan dâhiler, iffet ile ihtiras arasında kalırlar - sanatçılığın beslendiği de işte bu naifliktir; bu, onun eserinin zorlu ve özgün biçimde geliştiği zemindir; yetenekli kişi yaratma dürtüsüyle, alaycılığının, gururunun, entelektüel çekingenliğinin yarattığı tutukluk üzerinde, farkında olmaksızın, ucu ucuna bir üstünlük yaratmak yolundadır; bu dürtü sanat çalışmasının daha ilk aşamalarında, henüz tamamen afaki, hazırlık niteliğindeki tasarım çalışmalarını bir araya getirdiği ilk andan başlayarak bağlayıcı bir rol oynar.