Şiddet, karanlık yüreklerin egemen olduğu kör bir kuyudur. Şiddetin olumlusu, iyisi yoktur. Her türlü şiddet, her renkteki şiddet, karanlığın yüreğine giden yolu döşer, insanları korkunun ve karanlığın tutsağı haline getirir.
Kendi yurtlarında Kürt aydınlarına verilmeyen bu temel özgürlükleri İsveç, karşılık beklemeksizin yeni Kürt aydınlarına vermiştir. Hem de elbette çok doğal bir hak olarak...
Peki ya onlar? Bizim gibi olmadıkları için kendimizden kabul etmediklerimiz? Kimi yerde bizden olmasını arzuladıklarımız, kimi yerde çeşitli biçimlerde asimile etmek istediklerimiz, kimi yerde de etnik temizlik zor ve şiddetle “biz” haline getirmeye çalıştıklarımız? Ya onların bizi?
"Kentler vardır, yıllarla ve değişerek arzuları biçimlemeyi sürdürürler, kentler vardır, ya arzularca silinir, ya da arzuları siler, yok eder." (Marco Polo)
Diyarbakır böyle bir kentti; şehir sakinlerinin arzularını diri tutan, onu istila eden sayısız güç ve ordunun arzularını silen bir kent.