Okumakta tıkandığım dönemlerde kısa ; ama beni sarsıp kendime getiren kitapları bulmayı iyi beceriyorum. 10 yaşımdan beri okumanın verdiği tecrübe mi yoksa kitaplara olan tutkunun karşılığını vermesi mi bilemiyorum. Ama ruh halime göre iyi gelecek kitabı nokta atışıyla buluyorum. Bir cümle, bir paragraf, bir kahraman öylesine dokunuyor ki; kendimi uzaklara dalmış ağzım açık düşünürken buluyorum. İşte Unamuno'nun Yaman Adam'ı böyle bir kitap benim için.
İnsan bazen sevgisini göstermeyi beceremez, bazen de fazla ilgiden nefes aldırmaz sevdiğine. Bazı aşklarda merhamet eksiktir, öldürür sevdiğini. Bazı sevgiler de tutku yoktur, mum gibi aydınlatır ama ısıtmaz seni. Böylesine düşünceler okuduğum için mi aklıma geliyor. Yoksa unutmak için mi okuyorum tüm bunları. Bilemiyorum Altan, bilemiyorum. Aşkın Hücumu öyküsündeki şu paragraf şüphesiz ki benim öykümü özetliyor: "O güne kadar ne bir kadın onun gönlünde aşkı uyarmıştı ne de o bir kadının gönlünde bir aşk uyandırmış olduğunu biliyordu. Ona göre işin asıl korkunç tarafı, sevilmemiş olmaktan ziyade sevememiş olmaktı şüphesiz."
Kitaptaki üç öykü öylesine kuvvetli kavrıyor ki okuyucuyu; değerini geç anladığınız aşkı, saadeti bulduğunuz anda geçmişi ve yarını unutup anı yaşadığınız aşkı ve şarap gibi yıllandıkça değeri ve lezzeti artan aşkı okuyorsunuz.
1. Yaman Adam
2. Aşkın Hücumu
3. Vakit Nasıl Geçiyor