Laurel liseye yeni başlayacak bir gençtir. Annesi ve babası ayrılmıştır. Ablasını çok sever, ona hayrandır ve idol almıştır. Ancak ablası ölür. Bunun üzerine hayatı değişir. Ablasının nasıl öldüğünü bilen tek kişi Laurel'dir ama kimseye hiçbir şey söylemez. Tanıdığı herkesten uzaklaşmaya başlar. Tanıdığı insanlardan uzak olmak ve yeni bir hayata başlamak amacıyla evlerinden uzakta bir liseye kaydolur. Lisede İngilizce öğretmenleri mektup yazma ödevi verir ve Laurel onun için anlamı olan, intihar etmiş ünlülere mektup yazarak hayatını bizlere anlatmaya başlar.
Kitabın mektuplardan oluşan farklı tarzı güzeldi. İntihar eden ünlülerin hayatına değinmesini, yazarın onların neden intihar ettiğini anlamaya çalışmasını sevdim. Sade bir anlatımı vardı -zaten gençlik romanları hep böyle oluyor-.
Laurel kitaptaki saf karakterdi. Her şeye inanmış ve kendine pespembe bir dünya kurmuş orada mutlu mesut yaşıyordu ta ki ablası ölene kadar. Ondan sonra ki değişimi, ablasına benzemeye çalışması, insanların hayatlarında yer etme çabası, lisesine uyum sağlamasının anlatımı ve zorlukları, Laurel'in kendi iç dünyası, kendiyle hesaplaşmaları okuyucuya iyi yansıtılmış.
Ahım şahım bir kitap değildi, ne iyi ne kötü diyebilirim, zamanınız varsa okuyun. Tabi bir de yaşınız çok önemli. Biraz daha gençlere hitap eden bir kitap.
Keyifli okumalar...:)