(...)beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum, Van Gogh'un resmi değilim, öldükten sonra beni müzeye koyamazsınız, beni tanımalısınız ki benden bahsedin, çocuklarınıza beni örnek gösterin, herkes zengin olmak yerine Hikmet olmak istesin, ah bir Hikmetim olsaydı
Sayfa 316 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Salvele
`Bana salat ve selam getirin Çünkü bu sizin için bir arınmadır. `Hz peygamber,(sav) ashabına salavat getirme şekillerini öğrettiği gibi nerelerde ve nasıl salavat getireceklerini de öğretmiştir. `Özellikle ibadetlerin en faziletlisi olan namazın sonunda tahiyyatın ardından salat-ı selam getirilmesini istemiştir. Allah resulü, müezzini duyduğunuz zaman onun söylediklerini siz de söyleyin. Sonra bana salavat getirin. Çünkü Kim bana bir kere salavat getirirse Allah ona on defa salavat getirir (merhamet eder). `Sonra benim için Allah'tan vesile isteyin. Çünkü vesile cennette öyle bir derecedir ki Allah'ın kulları arasından sadece bir kimseye nasip olur. Umarım ki o ben olurum. Benim için vesile dileyen kimseye şefaatim vacip olur buyurmuştur. `Yine mescide girerken ve çıkarken salavat getirerek 'Rabbim günahlarımı bağışla bana rahmet kapılarını aç' diye dua etmiş böylece ümmetine örnek olmuştur. `Hz peygamber (sav) cuma günlerinden söz ederken 'O gün de bana çok salavât getirin, çünkü sizin salavâtınız bana arz olunur. buyurmuştur. Sonuç olarak salavat , Allah Resulü'ne karşı görevlerin hatırlanması için bir fırsat olduğu gibi ahirette onun şefaatini kazanmaya da bir vesiledir.
Reklam
Aristoteles’in kayıp ikinci kitabı
"Şimdi söyle bana," diyordu William, "Niçin? Bu kitabı niçin ötekilerden daha çok korumak istedin? Kara büyüye ilişkin kitapları, içinde belki de Tanrı'nın adına sövülen sayfaları neden uğrunda cinayeti göze almaksızın sakladın da bu sayfalar için hem kardeşlerini hem de kendini lanetledin? Güldürüden söz eden birçok başka
Sayfa 648 - Can Sanat Yayınları, 36. baskı, Çev. Şadan Karadeniz
Altını çizdiklerim.
Hayatın sırlarıyla karşı karşıya gelmek, korku ile de karışarak dinleri yaratmıştır. Ulaşamayacağımız bir şeylerin var olduğunu bilmek, ancak en ilkel bir biçimde anlayabileceğimiz en derin aklın ve en parlak güzelliğin belirtilerini görmek, bu bilgi ve bu gerçek dindarlığın tâ kendisidir, işte bu anlamda, ve yalnız bu anlamda, derinden dindar
"Öyle mi oluyormuş hikâyelerde? O çaldığınız kitapları okumadığınız belli. Zaten korsana sattığınızı fark ettiğimde kovmalıydım sizi." "Benim hikâyem de böyle, işinize gelirse. Hikâye kahramanı değil miyim? Benim hikâyem burada, bu depoda, bu kitapların arasında..." İnsanları anlamıyorum. Neden bu kadar ısrar ettiklerini anlamıyorum. Geçenlerde bir genç kız ağlayarak dizlerime kapandı, yalvarmaya başladı. Beni beklemekten sıkıldığını, bu sonsuz bekleyişin onu bitirdiğini, çürüttüğü söyledi. Kızı hayatımda ilk kez görüyordum. Zavallıya anlatmaya çalıştım. Dinlemedi bile. Takmıştı bir kere... Komik mi anlattıklarım? Bence hiç değil. Siz de inanmıyorsunuz, değil mi? Benim bir hikayenin içinde olduğumdan eminsiniz. Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Her şeyi doğru ve eksiksiz biçimde hatırlayabiliyor musunuz? Çevrenizdeki her şeyin gerçek olduğundan emin misiniz? Bakın: İşte örnek arıyorsanız, karşınızda duruyor. Ben... Size bunları anlatıyorum. Benim gerçek olmadığımı düşünüyorsunuz. Siz ise gerçeklerin dünyasındasınız, öyle mi? Peki, sizin o gerçekler dünyasında nasıl oluyor da benim gibi gerçekdışı, kurmaca biriyle karşılaşabiliyorsunuz? Sizin gerçekler dünyasına, kim bilir benim gibi ne hayal ürünü şeyler karışmıştır! Yok, ama siz her şeyin en doğrusunu bildiğinizi düşünüyorsunuz. Hayır, yanılıyorsunuz ve beni de yanıltamayacaksınız: Adım Fırat. Fırat Saner. Basın sitesinde oturuyorum. Depo sorumlusuyum. Bekârım. Otuz üç yaşındayım. Bir süre önce insanlar, gerçek olmadığımı söylemeye başladılar. Yüzüme karşı. Hayatın hikâye, diyorlar. Onlara inanmıyorum.
Sayfa 44 - Can Yayınları (Hayatım Yalan)Kitabı okudu
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
Reklam
441 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.