Öyle gittin işte.
Dedin mi acaba, kime yazar, nasıl yaşar..
Ateşe gönlümü attın da gittin,
Kime "Yağmur başladı koş, koş" diyeceğim..?
Gönlüme bir ateş attın da, gittin.."
"O şimdi ne yapıyor
şu anda, şimdi, şimdi?
Evde mi, sokakta mı,
çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?
Kolunu kaldırmış olabilir,
- hey gülüm,
beyaz, kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi!.. -
O şimdi ne yapıyor,
şu anda, şimdi, şimdi?
Belki dizinde bir kedi yavrusu var, okşuyor.
Belki de yürüyordur, adımını atmak üzredir,
- her kara günümde onu bana tıpış tıpış getiren
sevgili, canımın içi ayaklar!.. -
Ve ne düşünüyor
beni mi?
Yoksa
ne bileyim
fasulyanın neden bir türlü pişmediğini mi?
Yahut, insanların çoğunun
neden böyle bedbaht olduğunu mu?
O şimdi ne düşünüyor,
şu anda, şimdi, şimdi?.."
Yüksel güneş, sen de çağır şarkılarını.
Bir ışık gelir de ikimizi yüreğinden aydınlatır.
Bakarsın aşk bir kez daha huzur bulur.
Seninle düşlerdeki sevinci ıslatmadık mı?
Kirpiklerimizden dökülen bulutlar senindi.
Hani eskimeyen, hani duygularına tercüman olan.
Bir aralık dünyanın içinde sancı tutan.
Nasıl yaşanıyorsa öyle devam eden bir
I'm Nobody! Who are you?
Are you – Nobody – too?
Then there's a pair of us!
Don't tell! they'd advertise – you know!
How dreary – to be – Somebody!
How public – like a Frog –
To tell one's name – the livelong June –
To an admiring Bog!
Ben Hiç Kimseyim! Ya siz kimsiniz?
Siz - de mi - Hiç Kimsesiniz?
Demek bir çift var bizden!
Söylemeyin! duyururlar - bilirsiniz!
Nasıl da sıkıcıdır - Birisi - olmak!
Nasıl da göz önünde - tıpkı bir Kurbağa -
Adını söylemek - Haziran boyu -
Hayran bir Bataklığa!
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Sözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl
Ölüme Dair Konuşmalar
...İşte günlerden bir gün elâgözlüm,
Yeni bir başlangıçla bitecek ömrümüz.
amenna ve saddakna,
bari hoşça geçse günümüz...
Hangisine tasa edeceğiz şaştık.
"ölüm derdi, kalım derdi" derken
dimyata pirince giden misali,
yolun ortasına ulaştık...
Ölüm bir hatıra gibidir insanda;
kâh hatırlanır, kâh unutulur.
Fakat bir
Ben Ruhi Bey, nasıl olan Ruhi Bey
Nasılım?
Bir yaz ikindisinden çıktım geldim
Diyelim bir pazartesiydi, biraz da şöyle geldim
Kapıyı iyice kapadım
- Kapadım mı, evet, kapadım -